2001 yılında Türkiye’yi ekonomik anlamda istedikleri kıvama getirmişlerdi. Siyasi anlamda da epey mesafe alıp hamlelerini yapmak üzereyken, MHP lideri Devlet Bahçeli erken seçim kartını sahaya sürdü. Kemal Derviş, İsmail Cem, Hüsamettin Özkan eliyle siyasi yapılanmalarını tamamlayamadıkları için 2002 Kasım seçimlerinde hüsrana uğradılar. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat 5’inci yılında komaya girdi.
2002-2007 yılları arasında ne yaşandığını hepimiz hatırlıyoruz. “Genç subaylar rahatsız” ifadesiyle rahatsızlar korosu kuruldu, her gün yeni yeni gerilim hülyalarına dalanlar vardı. Bu rahatsızlık, Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça zirve yaptı. 27 Nisan e-Muhtırası ile ete kemiğe bürünen rahatsızlık Cumhuriyet Mitingleriyle sokağa taşmıştı.
Sabih Kanadoğlu’nun 367 icadı, Deniz Baykal’ın “Sakın haaa” tehdidi ve Anayasa Mahkemesi’nin gereğini yapmasıyla Meclis’in Cumhurbaşkanı seçme yetkisi elinden alındı. Cumhurbaşkanı seçemeyen TBMM, mecburen erken seçime gitmek zorunda kaldı.
22 Temmuz 2007 tarihinde gerçekleşen seçimde, halk haydutlara haddini bildirdi, ama kimsenin ders almaya niyeti yoktu. Birileri yine Kanadoğlu’nun 367 ipine sarıldı. Seçimlerde barajı aşıp partisini Meclis’e taşıyan MHP lideri Bahçeli, yeniden sahne aldı ve 367 Sabih’i icadıyla birlikte tarihin çöplüğüne gönderdi.
Dokuzcanlı vesayetin pes etmeye niyeti yoktu. TBMM, Cumhurbaşkanını seçti, millet, Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliğini onayladı ama vesayetçilerin direnişi bitmedi. Önce AK Parti’ye kapatma davası açıldı, ardından da terör örgütü PKK saldırıya geçti, üzerine uluslararası ekonomik kriz tuz biber oldu. 2009 seçimlerinde AK Parti ciddi bir yara aldı ancak çabuk toparladı.
2010 yılı anayasa değişikliği ile yüksek yargıda emeline ulaşan Fetullahçı terör örgütü, kaset kumpasıyla CHP’yi dizayn ederek 2011 seçimleri için pusuya yattı. Seçimler yaklaştıkça CHP’yi dizayn etmiş olmanın yeterli olmayacağını düşünen Fetullahçı hainler, seçimlere aylar kala bir kaset furyası da MHP için başlattı.