Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Güler’in koruma müdür yardımcısı Yüzbaşı Burak Akın’ın 15 Temmuz ihanet girişiminin üzerinden 1.5 yıl geçtikten sonra “Ben FETÖ’cüyüm” diyerek teslim olması birçok kişiyi şaşırtmış olsa da örgütü iyi analiz edenler açısından sürpriz bir durum yok. Burak Akın’ın basına yansıyan ifadelerine baktığımızda aslında pek de bir şey söylememiş. İsimlerini verdiği diğer Fetullahçı askerler zaten biliniyordu. Hatta bazıları tutuklu, bazıları ihraç, bir kısmı da Burak Akın gibi itirafçı olmuş.
Yine Yüzbaşı Akın’ın ifadesini incelediğimizde pişman olduğu için gidip teslim olan bir Fetullahçı görmüyoruz. Tam aksine çemberin daraldığı ve yakalanma ihtimali arttığı için teslim olmuş, Burak Akın.
Bütün bunları Burak Akın’ın itirafçılığını hafife almak için yazmıyorum. Tam aksine Burak Akın’ın itirafçı olması, Fetullahçı hainlerle mücadele açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Akın’ın itirafı ile bu zamana kadar Fetullahçı hainlerle mücadelenin eksik yapıldığı açık bir şekilde ortaya çıktı. Bu örgütü anlamayan ve anlamamakta direnen kafaların Türkiye’yi nasıl bir tehlikeye sürüklediklerini gözler önüne serdi.
Darbe ve ihanet girişiminin üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iki numarası olan Kara Kuvvetleri Komutanı’nın ensesinde hâlâ bir Fetullahçının beklediğini bu itiraf sayesinde öğrendik. Mesela Yaşar Güler, Sayın Cumhurbaşkanı’nın davetlerine giderken, Burak Akın da eşlik ediyor muydu? 29 Ekim resepsiyonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Burak Akın var mıydı? Bu soruları fazlasıyla çoğaltabiliriz. Derdimiz geçmişi sorgulamak değil. Amacımız: Burak Akın olayı üzerinden çıkarmamız gereken dersleri çıkarttık mı?
15 Temmuz gibi büyük bir ihanet girişimini atlattık. Hainlerin peşine düştük, ama hainleri hep uzaklarda aradık. Türkiye Cumhuriyeti devleti içine sızmış, polisinden yargısına, istihbaratından Silahlı Kuvvetler'ine kadar neredeyse ele geçiremedikleri kurum kalmamış. Üstelik darbe gecesi en büyük ihaneti en yakınımızdaki isimler yapmış. Yaverinden özel kalemine, korumasından emir subayına kadar hepsi Fetullahçı çıkmış, ama biz 15 Temmuz sonrası en yakınımızdakileri seçerken bile hâlâ gerekli hassasiyeti göstermemişiz. Burak Akın kıyıda köşede olan birisi olsaydı, “Gözden kaçtı” derdik. Lakin burnumuzun dibinde aylarca görev yaptı.
Dedim ya, derdimiz Burak Akın üzerinden kimseyi eleştirmek değil. 15 Temmuz ihanet girişimi ve akabinde ilan edilen OHAL’e rağmen hâlâ burnumuzun dibinde Fetullahçılar olabiliyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi Fetullah Gülen’nin elebaşılığını yaptığı örgütün nasıl sinsi bir örgüt olduğunu hâlâ anlayamayanların yetersiz mücadelesi, ikincisi ise “örgüt üyesi olmamakla birlikte” ne yazık ki menfaat ya da korkuları nedeniyle örgütle hâlâ iş tutan bazı bürokratlar.