“Hristiyan der Papalagi kendine. Güzel bir türkü gibidir bu sözcük. Bütün zamanlar için Hristiyan olabilsek keşke. Hristiyan olmak: Önce Yüce Tanrı’yı ve kardeşlerini, en son kendini sevmek demektir. Sevgi – iyi olanı yapmak – kanımız gibi içimizde, başımız, ellerimiz gibi bizimle bir bütün olmalıdır. Papalagi ise Hristiyan, Tanrı, sevgi sözcüklerini yalnızca ağzında taşır. Diliyle bunlara vurdu mu, dünyanın gürültüsünü koparır.
Ama yüreği, sevgisi Tanrı’nın önünde eğilmez, yalnızca şeylerin, yuvarlak metal ve ağır kâğıdın, zevk düşüncesinin ve makinenin önünde eğilir. İçi zamana karşı vahşi bir hırs ve mesleğinin çılgınlığıyla kaplıdır, ışıkla değil. Çok, ama çok uzaklardaki Tanrı’ya gitmektense, on kez sahte yaşamlar mekânına gitmek yeğdir onun için.