Hemen her hafta, en az birkaç okurumuz, haklarında daha önce
yapılmış haberlerin internet ortamından kaldırılması için gazeteye
müracaat eder. Bazıları son derece haklı gerekçelere de sahiptir.
Haber eksiktir, haber yanlıştır, haber güncelliğini kaybetmiştir ve
saire.
Bu okurlarımıza şunu açıkça söylemek isterim ki Okur Temsilcisi'nin
'içerik kaldırma' yetkisi yoktur. Sabah gazetesinde çalışan
herhangi bir editörün 'içerik kaldırma' yetkisi yoktur.
Sabah gazetesinin herhangi bir yöneticisinin 'içerik kaldırma'
yetkisi yoktur.
Hatta Sabah gazetesinde 'içerik kaldırma' adını verdiğimiz bir
müessese mevcut değildir. Kabaca haberin silinmesi ya da yok
edilmesi demek olan bu etkinlik zaten bir kanuna ya da etik ilkeye
istinat etmez.
Arşiv güvenilirliğini zedeler, son derece keyfîdir. Kolayca
suiistimal edilebilir.
5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"da düzenlenmiştir.
Basitleştirerek anlatayım:
Kişilik haklarınızın ihlal edildiğini düşünüyorsanız Sulh Ceza Hâkimliği'ne bir dilekçe ile müracaat edin. Hâkimlik 24 saat içinde duruşma yapmaksızın karar vermek zorunda.
Hâkim sizi haklı bulursa kararını doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne gönderiyor.
Sizinle ilgili sayfa ya da habere erişimin engellenmesini istiyor.
Burada işin püf noktalarından birini unutmamanız gerekiyor.
Hâkimin verdiği kararlara karşı itiraz yolu açık. Kararın kesinleşmesi için itiraz sürecinin de tamamlanması gerekiyor. Bu yüzden kararın muhataba da tebliğini sağlamak önemli.
Dilekçenizde ilgili internet sitesinin adı yazıyor olsa bile işi şansa bırakmayın, kararın muhataba da tebliğ edilmesini hâkimlikten isteyin.
Tekrar ediyorum, bu nokta hayatî. Çünkü tebliğ işinde yaşanan eksiklik ve aksaklıklar süreci uzatıyor ve karmaşıklaştırıyor. *** Devam edelim:
Muhatap, yani hakkınızdaki haberi yayımlayan internet sitesi, 7 gün içinde karara itiraz edebilir. Bu itirazı bir üst Sulh Ceza Hâkimliği inceler.
Farzı misal, ilk kararı 5. Sulh Ceza Hâkimliği verdiyse itirazı 6. Sulh Ceza Hâkimliği inceler.
İtiraz neticesinde verilen karar kesindir. Ancak burada da önemli bir hususu gözden kaçırmamak gerekir. Kanuni açıdan bakarsak içerik veya yer sağlayıcının 'içeriği kaldırma' yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Yani mahkeme karar verdi diye haberin yayınlandığı internet sitesi içeriği otomatikman kaldırmaz.
Kanundaki düzenleme, içeriğe erişimin engellenmesi içindir.
İçeriğe erişimi engellemekle sorumlu tutulan kurum ise Erişim Sağlayıcıları Birliği'dir.
İtiraz sonucu kesinleşen kararın Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne tebliğini müteakip sözü edilen birlik Superonline, TTNet vb. erişim sağlayıcı şirketlere bildirerek içeriğe erişimin engellenmesini sağlamalıdır.
Bu işlem kısaca şikâyetçi olduğunuz haberin yerini mahkeme kararının alması ve arama motorlarında adınızla yapılan aramalarda artık o sayfanın çıkmaması anlamına gelir. *** Aslında vatandaşı ve okuru korumayı amaçlayan bir sistem bu... Engelleme işlemini içeriği hazırlayanların, yani haberi yapanların, inisiyatifine bırakmıyor.
Sürecin hızlanmasını sağlıyor.
Peki, bu sistemin mükemmelen işlediğini söyleyebilir miyiz? Maalesef hayır. Nedeni de Erişim Sağlayıcıları Birliği'nin teknik bakımdan yetersiz olması.
Erişim Sağlayıcıları Birliği'nin internet sitesindeki Sık Sorulan Sorular bölümüne girdiğinizde görüyorsunuz ki 'https protokolü' kullanan linklerin engellenmesinin mevcut teknolojik imkânlarla mümkün olmadığı belirtiliyor.
Yani istese bile erişimi engelleyemiyor.
Birlik haberi yayımlayan internet siteleriyle temas kurarak meseleyi halletmeye çalışsa da kesin sonuç alan bir yöntem değil bu. Kanunun gerektiği gibi uygulanmasını engelliyor ve pek çok vatandaşın mağdur olmasına neden oluyor.
Vatandaşı korumayı amaçlayan bir kanuni düzenleme pratikte yetersiz kalıyor, hatta kimi durumlarda anlamsız hale geliyor.
Dilerim kanun yapıcılar ve uygulayıcılar bu soruna bir an önce çözüm bulurlar.