Safsata kabaca 'kusurlu akıl yürütme' demektir.
Daha doğrusu insanın, ki bu insan bir politikacı, yazar, aktivist,
her konudan anlayan bir uzman ya da gazeteci olabilir, muhakeme
yeteneğini yanlış kullanması, elindeki verileri yanlış yorumlaması,
sebep-sonuç ilişkilerini anlayamaması ya da çarpıtması gibi
durumlarda ortaya attığı 'sahte argümana' ya da 'hatalı yargıya'
safsata denir.
Önyargılar, duygusallık, acelecilik, özensizlik, yersiz
göndermeler, abartılı genellemeler, dile hâkim olmamak, konuya
vakıf olmamak, bağnazlık gibi faktörler safsata üretiminin başlıca
sebepleridir.
Safsata kimi zaman epey ikna edici görünebilir. Kendisine taraftar
toplayabilir. Gazetelerde, televizyonlarda günlerce
tartışılabilir.
Toplumu derinden etkileyebilir, çatlamalara bölünmelere yol
açabilir.
Fakat nihayetinde niteliği değişmez; safsata safsatadır.
***
Yılbaşı gecesi terör, bir gece kulübünde eğlenen masum insanları
hedef aldı. 39 kişi hayatını kaybetti, 65 kişi yaralandı.
Saldırıdan hemen sonra bir dezenformasyon fırtınası başladı. Uzun
namlulu silah sustu, onun görevini safsata makinesi devraldı.
Hayali ifadelerle durum tasvirleri birbirine karıştı. İnanç
ifadeleri, tahminler ve neredeyse temenniler; ampirik ya da
bilimsel ifadelermiş gibi pazarlandı. Aralarında hiçbir mantık
örgüsü bulunmayan sebepler ve sonuçlar sıralandı.
Saldırganın ve saldırının niteliği hakkındaki bilgilerimiz
neredeyse hiç hükmünde olduğu bir zamanda ve ortamda kendilerinde
mantık nosyonu teşekkül etmemiş bazı kişiler ortaya çıkıp 'Bu,
hayat tarzına yapılmış bir saldırıdır' dediler.
Diğer bazı kişiler de kafalarını sallayıp onayladılar, alkışlayarak
bu safsataya desteklerini sundular.