Türk Psikologdan Ses Getirecek Yöntem başlıklı haberde 'Uzman Psikolog Zafer Akıncı'nın çocukların ve yetişkinlerin dikkat seviyelerini 90 günde yüzde 40 artıran bir yöntem geliştirdiği' anlatılıyordu. Yıllar önce yayımlanan bu habere geçtiğimiz günlerde bazı okurlar itiraz etti.
Haber güncelliğini kaybetmişti ama görünen o ki bazı okurlarımız konuya olan ilgisini kaybetmemişti. Özetle şunları söylüyorlardı:
"Linkteki haberinizde beyefendiden 'Uzman Psikolog' olarak söz etmişsiniz, fakat kendisi psikolog bile değil. Kendi kendisine literatürde olmayan 'Psikoloji Bilim Doktoru' unvanını veren bir kişi. Haberinizdeki yanıltıcı bilgiyi değiştirirseniz seviniriz."
İnceleyince gördüm ki yılan hikâyesine dönmüş bir mesele bu. Karşılıklı suçlama ve savunmalarla epeyce bir süredir tartışılıyor.
Zafer Akıncı, Cumhuriyet Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun olmuş. Psikolojiye ilgisi lisans mezuniyetinden sonra başlamış. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde, psikoloji alanında tamamlamış.
Daha sonra, resmi özgeçmişinde belirtildiği üzere "Psikoloji alanında YÖK onaylı 2 farklı Avrupa Birliği'ne bağlı üniversiteden, yine üstün başarı ile doktora eğitimi ve diplomasını almıştır."
Bu üniversitelerin hangileri olduğu açıklanmamış. Araştırdığımızda karşımıza The Central University of Nicaragua ve The Azteca University adlı iki kurum çıkıyor. Bu kurumların diplomalarının tanınırlığı, saygınlığı ve Türkiye'deki denkliği konusu tartışmalı...
Yine de, biz bu incelemeyi uzun uzadıya devam ettirmeyip meselenin özüne temas etmekle yetineceğiz. O da şudur: Zafer Akıncı kendi çabalarıyla psikoloji alanında belli bir yetkinliğe ulaşmış olabilir ya da bazı çalışmalara imza atmış olabilir. Bütün bunlar onu 'uzman psikolog' olarak tanımlamamız için yeterli değil.
Teknik olarak bir kişinin 'uzman psikolog' sayılabilmesi için lisans eğitimini bu alanda yaptıktan sonra lisansüstü ve sonrası eğitimini de bu alanda gerçekleştirmesi gerekiyor. Akıncı bu şartların ilkini yerine getirmediği için kendisinden 'uzman psikolog' olarak söz edilemez.
Haber yaparken bu gerçeği göz önünde bulundurmak gerekir.
***
Yağlı güreşlere daha çok yer verilebilir mi?
İsmail Özbayrak adlı okurumuz Sabah gazetesinin, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen 657. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne gereken alakayı göstermediği iddiasını dile getirmiş:
"657 senelik tarihi bulunan, ata sporumuz olan Kırkpınar yağlı güreşlerini haber yapmamanız tam bir skandal. Yıllardır bu gazetenin takipçisiyim. Bu çok büyük bir hata... Bilerek haber yapmadıysanız yazıklar olsun... Bu konuda okurlarınıza tatmin edici bir cevap vermezseniz bizi üzersiniz."
Eski bir güreşçi ve sadece Edirne'deki değil memleketin farklı şehir ve ilçelerindeki yağlı güreşlerin sıkı bir takipçisi olarak konuyu inceledim.
Sabah bu konuda güreşlerin başlamasından hemen önce ve sonra iki haber yapmış. Cuma günkü habere Kırkpınar'a Rekor Katılım, Pazartesi günkü habere Er Meydanında Kazanan Okulu başlığı atılmış. İnternet sitesinde elbette daha fazla haber bulmak mümkün...
Yani Sabah gazetesi konuyu görmezden gelmemiş fakat ayrıntılı bir biçimde de işlememiş. İşleseydi Sabah okurları dört kez altın kemer kazanmış Recep Kara'nın Şaban Yılmaz'la yaptığı güreşte tartışmalı bir şekilde yenik sayıldıktan sonra Kırkpınar'ı bıraktığını açıklamasını, olayların ardından hakemlerin görevden alınmasını ve daha başka gelişmeleri gazetelerinden okuyup başka haber kaynaklarına ihtiyaç duymazlardı.
Yağlı güreşin ayrıntılı bir şekilde haber yapılması ya da yapılmaması spor servisinin takdirine bırakılmıştır elbette fakat eminim spor servisimiz okurların geleneksel, bir başka ifade ile yerli ve milli, sporlar konusundaki beklentisini dikkate alacaktır.
***
Kitap eki taşrada da dağıtılmalı
Değerli okurumuz Süleyman Eldeniz, Sabah gazetesi kitap eki konusundaki yakınma ve talebini 'Kartaca Yıkılacaktır' diyen Romalı senatör kararlılığında dile getirmeye devam ediyor:
"Tekirdağ Çorlu'da oturuyorum. Her ay çıkardığınız kitap ekiniz Çorlu'ya gelmemektedir. Çorlu haricinde Trakya'da da dağıtılmamaktadır. Çorlu 300 bin nüfuslu İstanbul'a 1 saat mesafede olan büyük bir yerleşimdir. İstanbul'da yapılan kitap fuarlarını yakından takip etmektedir.
Kızımın okulundan biliyorum, özellikle öğrencileri araba tutarak kitap fuarlarına götüren bir kültür altyapısı var. Ayrıca İstanbul'da yapılan konserleri, kültürel etkinlikleri, festivalleri yakından takip etmekteyiz. Bu bilgiler ışığında şunları soruyorum:
Trakya'ya neden kitap eki dağıtımınız yok? Çorlu'ya neden kitap eki dağıtımınız yok? Diğer gazetelerin kitap ekini bulabilirken Sabah gazetesinin kitap ekini neden bulamıyoruz?"
Okurumuz kesinlikle haklıdır ve zaman zaman bu köşede yer verdiğimiz gibi yalnız da değildir. Sabah gazetesi Kitap ekine bir kültür hizmeti olarak bakmalı ve İstanbul dışındaki şehirlerde de dağıtımını sağlamalıdır.
***