Ferhat Ünlü belli ki "Dünyayı kadınlar yönetseydi savaşlar olmazdı; sadece birbirine küsmüş, birbiriyle konuşmayan uluslar" şeklindeki latifeye itibar etmiyor. Son romanı İlahi Kripto'da kadınlar tarafından idare edilen ve dünyayı kadınların idare etmesi gerektiğine inanan bir tarikatı ele almış.
Bu tarikat dünyayı bir ahtapot gibi sararak Armageddon adı verilen son büyük savaşı başlatmaya hazırlanıyor.
Ünlü'nün yazı ve romanlarında, hemen her defasında, beni hayran bırakan buluşlarla karşılaşırım. 'Kronosistler' yani 'zamana tapanlar' bunlardan biri oldu.
Tarihi geriye dönük olarak inşa etmekte, sembollere yeni anlamlar vermekte ve onları bir potada eritmekte o kadar başarılı ki yazar, kavramın kurgusal değeri ile metaforik değeri bir anda birleşiyor zihninizde.
Mistisizmin engin okyanusları, sonsuz vadileri, dipsiz kuyuları pek çok yazar için bir bataklığa dönüşür. Ezoterizmin büyülü bahçesine girmek hoştur ama bir kere girdikten sonra kaybolmadan çıkmak zordur.
Ferhat işte bu zorluğu başarıyor bir elinde gül, bir elinde çekiç tutarak. Kavramlarla ve anlamlarıyla olan bağınızı önce koparıyor, sonra yeniden kuruyor.
Başarılı olduğu ve bence onu gerçekten büyük romancı yapan hususlardan biri de en zor meseleleri en anlaşılır ve şiirsel hale getirmesi. Cümleleri uzatırken kısaltma ustası. Karmaşık olduğu kadar berrak... Fikir planında ne kadar komplikeyse ifade planında o kadar sade ve akışkan.
"Son başlangıçta mündemiçtir" diyor yazar... Sonunu iyi kötü bildiğimiz bir romanı okumamalı mıyız öyleyse? Elbette hayır. Çünkü "Başlangıç da sonda mündemiçtir."
Öleceğimizi bildiğimiz halde yaşamak gibi... Bilgi ve görgümüzün aslında bir sanrı olduğunu, olabileceğini anlamak gibi... Ya tanıdığımızı...