Dünya Savaşı ve Suudiler
Osmanlı Devleti, savaşlar nedeniyle ilgilenmediği hicaz meselesini diplomasi ile halletmeye çalıştı. Mayıs 1914’te Abdülazîz b. Suûd ile bir anlaşmaya varıldı. Kendisine Necid valisi ve kumandanı unvanı verildi. Böylece durumu resmîleştirilerek İngiliz himayesine girmesi engellendi. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ilân edilen cihad fetvası kendisine bildirilince Abdülazîz, rakip ve düşman olarak kabul ettiği İbnü’r-Reşîd’i bahane edip savaşa katılmayı reddetti. Asıl amacı Basra körfezinde etkin olan İngilizler ile karşı karşıya gelmemekti. Nitekim bu siyasetinin olumlu sonuçlarını kısa sürede aldı ve İngilizler’le onların desteğini sağlayan gizli bir anlaşma yaptı. Bu sırada Mekke Emîri Şerîf Hüseyin’i Osmanlı Devleti’ne karşı isyana hazırlayan İngilizler için Abdülazîz’in tarafsızlığının sağlanması önemliydi.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun İngiliz emperyalizmi tarafından yenilgiye uğratılması sonucunda Arap Yarımadası'nda üç ayrı otorite ortaya çıktı: Hicaz Şerifi Hüseyin bin Ali (batıda), Hail'den İbn Reşid (kuzeyde) ve Necd'den Emir İbn Suud (doğuda)
İbn Suud savaşa Ocak 1915 başlarında, İngiliz tarafında girmişti, ancak kısa sürede yenildi ve İngiliz eğiticisi William Shakespear, Osmanlı İmparatorluğu'nun müttefiki İbn Reşid tarafından öldürüldü. Bu yenilgi, İbn Suud'un İmparatorluk açısından taşıdığı faydayı önemli ölçüde zayıflattı ve onu bir yıl boyunca askeri açıdan eli kolu bağlı halde bıraktı.
Suudiler ve Şerif Hüseyin