Siyasi tarihin kaydetmediği, birkaç saat içinde tarihi tersine çeviren, insanlığa olağanüstü örnekler sunan, güç haritalarını altüst eden, bütün ezberleri bozan bir mucize yaşandı.
Bin yıldır bu topraklarda; Anadolu’da, Mezopotamya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Afrika kıyılarında, “biz”e ait coğrafyanın her karış toprağına sinen, unutturuldu sanılan o direniş ruhu bir anda patladı, bir gecede bin yıllık mücadele verildi.
O gece, ABD üzerinden, Avrupa üzerinden, bölgemizdeki bazı ülkeler üzerinden Türkiye’ye saldırı başlatıldı. Kırk yıldır sistem içinde beslenen Fetullahçı Terör Örgütü eliyle başlatılan şey Birinci Dünya Savaşı sonrası en ağır saldırıydı.
Darbe değil iç savaş planıydı. Müdahale değil Türkiye’yi tarih dışına itme girişimiydi. Sadece FETÖ değil, Batı bloku saldırıyordu. Hükümet değişimi değil, rejim değişimi değil, anavatanı parçalama, Trakya ile Anadolu’yu ayırma, ülkeyi birkaç parçaya bölme projesiydi.
ERDOĞAN’I DEVİRMEK, ÜLKEYİ PARÇALAMAK, İNFAZ LİSTELERİ, TOPLAMA KAMPLARI..
İlk amaç Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek, Marmaris’e gönderilen suikastçılar eliyle şehit etmek, devleti işlemez hale getirmek, etnik ve mezhep kimlikleri üzerinden iç savaş başlatıp milleti birbirine kırdırmak, Türkiye’yi Suriyeleştirmek ve paramparça etmekti.