rkiye, 17 Nisan sabahına bambaşka bir ülke olarak uyanacak. 16
Nisan siyasi tarihimizin dönüm noktalarından biri olacak.
Nasıl 15 Temmuz, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük
saldırının geri püskürtülmesi ise, ülkemizi iç savaşlara sürükleyip
Suriyeleştirme projesine karşı yerli bir direniş ise, Güneydoğu ve
İstanbul'u Anadolu'dan ayırıp Türkiye'yi imha etmeye dönük
çokuluslu müdahaleye karşı bir kurtuluş mücadelesi ise, 16 Nisan da
bütün bu müdahaleler tarihinin defterinin dürüldüğü gün
olacaktır.
16 Nisan; 20. Yüzyıl'ın dondurulmuş, içe kapanmacı döneminin sona
ermesi, yeni yükseliş döneminin başlangıcı olacaktır. Türkiye'nin,
orta ölçekli devlet kategorisinden çıkıp, merkez ülkeler
kategorisine sıçraması olacaktır. Bütün dünyayı etkisi altına almak
üzere olan küresel fırtınadan sağ salim çıkmak hatta çok daha ileri
adımlar atmak için, kendi iç yapılanmasını sorun olmaktan çıkaran
bir Türkiye'nin yıldızlaşmasının başlangıcı olacaktır.
16 Nisan: Tarih yapıcı milletler durdurulamaz
16 Nisan; darbelerin, ekonomik müdahalelerin, bir tür Baasçı
karaktere sahip çevrelerin iktidar ömürlerini tükenmesi, sistemik
dönüşümün tamamlanması, Türkiye'nin yeni kuruluşunun ilan edilmesi
anlamına gelecek. Tarih yapıcı milletlerin tarih seyri dar
zamanlara sıkıştırılamaz. Bu yürüyüşler, yüz yılları içine alan çok
uzun yürüyüşlerdir. Böyle milletlerin belli kalıplara, dar tarih
aralıklarına, iktidar hesaplarına hapsedilmesi mümkün değildir.
Değişe değişe, dönüşe dönüşe, dünyanın içinde bulunduğu dönemlere
göre kendini yeniden formatlayarak yürür onlar. Bu uzun seyahatte,
yolda kalanlar olur, belli dönemlere saplanıp kalanlar olur, büyük
yürüyüşü ve değişimi algılayamayanlar ya da sindiremeyenler
olur.