Siyasi tezlerin ve söylemlerin bittiği, toplumsal kimliğin hızla başkalaştığı ve yeni yollar aradığı, devlet-toplum ilişkilerinin özellikle Batı’da büyük oranda sarsıldığı, değer ve algının yeniden tanımlandığı, küresel ölçekte geleneksel güç haritasının kökten sarsıldığı bir dönemde özellikle Batılı ülkelerde bir tür toplumsal çözülme başlar mı?