Küçük oyunlarla uğraşacak vaktimiz yok. Küçük iddialarla, küçük adamlarla, küçük adımlarla, küçük hesaplarla oyalanma lüksümüz yok. Ismarlama ittifaklarla, proje siyasi söylemlerle, tayin edilmiş liderlerle, dışarıdan dayatılan Türkiye tasarımlarıyla kendimizi kandırma, kolaya kaçma, tarihi sorumluluklarımızı bir kenara itme hakkımız yok. Selçuklu’nun kuruluş dönemindeyiz. Osmanlı’nın kuruluş dönemindeyiz. Cumhuriyet’in kuruluş dönemindeyiz. Dünyanın yeniden biçimlendiği dönemdeyiz. Coğrafyanın yeniden inşa edildiği, bütün haritaların yeniden çizildiği, Türkiye için parçalanmış haritaların masa masa dolaştığı dönemdeyiz.
Her birimizin bir akıncı, bir direniş adamı olması gereken dönemdeyiz. Tarihin yön değiştirdiği, yeni bir yükseliş çağının başladığı, hınçları ve öfkeleriyle hareket edenlerin Türkiye’yi imha ettiği, vatan ekseninde mücadelenin tek hedef haline geldiği bir dönemdeyiz.
“Anadolu size çok büyük” diyorlar Artık Türkiye dışında hesap yok..
Artık parti politikaları yok. İdeolojik cepheleşme yok. Eski siyasi hesaplar yok. Kişisel mücadeleler, dar iktidar hesapları yok. Artık söylediğimiz her söz, attığımız her adım, yürüdüğümüz her yol Türkiye’ye çıkıyor. Artık Türkiye dışında hesap yok, olmayacak. Bundan sonra Türkiye dışında bütün hesaplar sıfırlanacak, bu hesaplara bel bağlayanlar tasfiye olup gidecek, tarihin yanlış sayfalarına gömülüp gidecek.
Suriye sınırından tehdit ediliyoruz, Ege’den tehdit ediliyoruz, Doğu Akdeniz’den tehdit ediliyoruz, “içeriden işgalciler” tarafından tehdit ediliyoruz, coğrafyadaki bütün terör örgütleri tarafından tehdit ediliyoruz, müttefik bildiğimiz ülkeler tarafından tehdit ediliyoruz. Bütün sınırlardan saldırı altındayız. Bize “Anadolu size çok büyük, çok fazla, küçültülmeli” diyorlar. Yeryüzünün bu en değerli vatan parçasını çok görüyorlar. “Diz çökün, itaat edin, kendinizi bize emanet edin, küçülüp rahat edin” diyorlar.
Bin yıldır burayı vatan tutmak için ölüyoruz..