İbrahim Karagül Yeni Şafak Gazetesi

Ayşe Barım dosyası: Sanatçı silâhı ile darbeye girişmek. “Tanımlanmamış iç tehdit” ve gizli örgütlenme örneği! Casusluk mu, vatana ihanet mi?

Ayşe Barım dosyası, geçtiğimiz hafta yazdığım “ tanımlanmamış iç tehdit ”, “ Türkiye’de yeni tür gizli örgütlenmeler ” örneklerinden sadece bir tanesidir. Türkiye’ye; dış müdahaleler, terör örgütleri, etnik ve mezhep gerilimleri üzerinden yani “ yıkıcı iç tehditler ” üzerinden diz çöktürmeye çalışanların, içeriden vurmaya dönük farklı bir örgütlenme modelleri ile de tanışma vakti gelmiştir. Kamuoyu; dizi, sinema, sanat dünyası üzerinden nasıl bir kurgu yapılabildiğine, bunun nasıl gizli siyasi

28 Ocak 2025 | 0 okunma

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Ayşe Barım dosyası, geçtiğimiz hafta yazdığım “tanımlanmamış iç tehdit”, “Türkiye’de yeni tür gizli örgütlenmeler” örneklerinden sadece bir tanesidir.

Türkiye’ye; dış müdahaleler, terör örgütleri, etnik ve mezhep gerilimleri üzerinden yani “yıkıcı iç tehditler” üzerinden diz çöktürmeye çalışanların, içeriden vurmaya dönük farklı bir örgütlenme modelleri ile de tanışma vakti gelmiştir.

Kamuoyu; dizi, sinema, sanat dünyası üzerinden nasıl bir kurgu yapılabildiğine, bunun nasıl gizli siyasi angajmana dönüştürüldüğüne, “yumuşak güç”ün sert siyasi sonuçlar için nasıl kullanıldığına tanık oldu.


DARBE DEĞİL DIŞ MÜDAHALEYDİ!

Aslında bu, 28 Şubat “Postmodern Darbesi” ile başlayan yeni müdahaleler türüne bir örnekti. Türkiye’ye özgü “geleneksel darbe kalıpları”nın dışında, toplumu ikiye bölen, “küresel 28 Şubat”ın ilk adımı olan, İslamofobi ve daha sonra başlayacak ABD-İsrail “İslam’la savaş” doktrininin ilk uygulaması olan 28 Şubat, aslında bir darbe değil, bir dış müdahaleydi.

Türkiye’nin İslamsızlaştırılması, yükselen İslami dalganın kırılması, Türkiye’deki tasfiye ile bütün coğrafyanın tasfiyesinin amaçlanması, ABD ve İsrail’in coğrafyamızdaki işgaller ve istilalarının önünü açılması ana hedefti.


BİR KEZ DAHA TARİH DIŞINA İTMEK..

Böylece; “yerli” bir siyasi iktidar, siyasi kadrolar, onlara güç veren kitleler, o kitlelerin yerli siyasi idrakleri tamamen tasfiye edilecekti.

Amaç, Birinci Dünya Savaşı ile “tarih dışına” itilmek istenen İslam’ın ve Türklerin imparatorluklar aklının, bir kez daha tarih dışına itilmesi, coğrafya genelinde denklem bozucu bir güce erişmesinin önlenmesiydi.

Ama başarısız oldu. Büyük dalga kırılamadı.


GEZİ İSYANI DA DIŞ MÜDAHALEDİR, CASUSLUKTUR, VATANA İHANETTİR.

12 yıl önce yaşanan Gezi isyanı da, terör örgütleri, siyasi partiler, iş çevreleri ve kültür/sanat dünyası üzerinden servis edilen bir dış müdahaleydi. Bu sefer sert siyasi söylemler ve iradeler üzerinden değil, kitlesel etkinliği yaygın olan dizi, sinema, sanat dünyası sokağa sürülerek uygulanıyordu.

Mesele ağaçtı, çevreydi vs. Ama hiçbiri değildi. ABD, İngiliz, Alman istihbarat görevlileri İstanbul sokaklarında isyan yönetiyor ve bunu açıkça yapıyorlardı.

Kamu binaları tahrip ediliyor, araçlar yakılıyor, Dolmabahçe’de Başbakanlık Ofisi işgal edilmek ve dünyaya bir fotoğraf verilmek isteniyor, Türkiye’nin daha önce görmediği bir vandallık sergileniyordu.


MEZHEP SAVAŞI ÇIKARACAKLARDI!

Rejim değiştirilecek, Başbakan değiştirilecek, Türkiye hizaya sokulacak, yeniden ABD-Avrupa aklının himayesine verilecekti. 28 Şubat’ta “İslam-tehdit” kavramı için harekete geçenler bu sefer işi “mezhep isyanı”na dönüştürüyordu. Bu da mezhep üzerinden servis edilen bir iç savaş senaryosuydu.

CHP, PKK, DHKP-C ve el altından FETÖ isyana hamilik yapıyor, özellikle bazı sermaye çevreleri isyanı finanse ediyordu. Bu sermaye çevreleri daha sonraki darbeler sürecinde de desteklerini aynen devam ettirmiştir. Bütün bunlara rağmen hâlâ güçlerini korumakta hatta katlamaktadır.


İÇERİDEN DURDURMA VE YAĞMA PLANI! DEVLET ÇÖKMÜŞTÜ, MİLLET DURDURDU.

Gezi İsyanı başarısız oldu. Durmadılar. 17-25 Aralık müdahalesi geldi. Bu sefer FETÖ kullanıldı. Yine iktidar devrilecek, sermaye Türkiye’nin imtiyazlı çevrelerine devredilecek, bütün ülke yağmalanacaktı. Tabii Türkiye içeriden durdurulmuş olacaktı.

Bu da yetmeyince en sert haliyle 15 Temmuz müdahalesi yaşandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir örgüt kullanılarak açıkça dışarıdan Türkiye’ye müdahale yapıldı.

Ve bu kâbus milyonların sokaklara akmasıyla durduruldu. Devlet gitmişti, millet durdurdu. Ama bu büyük “şok” Türkiye’nin aklını başına getirdi, doğrudan kendi geleceğine yönelik sağlam adımlar atmaya bu müdahaleden sonra başlandı.


PATRONLARI, PİYONLARI,

TETİKÇİLERİ HEP AYNIYDI!

Bütün bu müdahalelerin akıl hocaları, karar vericileri, içerideki destekçileri hep aynıydı. Bütün müdahaleler, tek bir müdahalenin aşamalarıydı. Biri başarısız olunca başka bir yönteme geçtiler. Bir çevre başarısız olunca başka bir çevre kullandılar.

Gezi İsyanı da, sonra gelenler de darbe ve iç muhalefet tanımı ile açıklanabilir şeyler değildir. Casusluk ve vatana ihanet kapsamındadır. Çünkü doğrudan dışarıda planlanmış, dışarıdan yönetilmiş, içeridekiler sadece tetikçilik yapmışlardır.


BİR AJANS SAHİBİ REJİM DEĞİŞTİRİYOR!

Ayşe Barım dosyası, sanat dünyasında, ajans dünyasında tekelleşme ile kapatılırsa büyük bir kayıp olur. Birçok gerçek ortaya çıkmamış olur. Oysa George Soros’tan Osman Kavala’ya, Kavala’dan Ayşe Barım’a, oradan sanat çevrelerine ve başka yerlere talimatlar hiyerarşik bir şekilde devam etmiş.

Bir ajans sahibi Türkiye’de hükümet düşürüyormuş! Yönettiği oyuncuları silah olarak kullanıyormuş! Gezi teröründen sonra Belçika’nın Gent şehrinde ikinci bir darbe toplantısına bile katılmış.


AYŞE BARIM’IN İÇERİDEKİ PATRONLARI KİM?

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde ‘siyasi işler konsolosu’ sıfatıyla görev yapan Yuri Kim, Osman Kavala’ya talimat veriyormuş. Kavala da Ayşe Barım’a talimat veriyormuş.

O da oyuncular üzerinden sokak terörü yönetiyormuş! Daha neler neler… Bırakın Gezi’yi, casusluktan, vatana ihanetten yargılanmaları lazım.

Peki, bu kişinin içerideki gerçek patronları kim?

Tabii bunlar şu ana kadar açığa çıkanlar. Daha yukarılarda daha dışarılarda, daha sokaklarda ne tür bir ağ var, belki onlar da açığa çıkar.


“TANIMLANMAMIŞ İÇ TEHDİTLER”E GİDEN BÜTÜN DOSYALAR AÇILMALI

“Tanımlanmamış iç tehdit” kavramı iyi düşünülmeli. Birçok müdahale bu alanlarda yapıldı ve söz konusu kurgucular böyle kamufle oldu.

Şu an sadece Gezi’deki örneği ortaya çıktı. Başkaları da ortaya çıkarılmalı. Türkiye’deki “yabancı istihbarat servisleri ile çalışma geleneği” mercek altına alınmalı.

Bu alanda siyaset, medya, iş insanı, bürokrat örgütlenmeleri veya dayanışmaları mercek altına alınmalı. Bunlar bugün yapılmazsa Türkiye’nin geleceğinde çok daha büyük tehditler ortaya çıkacaktır.


BİZDEKİ ÇÜRÜME DEĞİL İHANET

“İÇ ARINDIRMA” İÇİN SON FIRSAT

Bazıları medya yapılanmaları veya kurumları ile örgütlenir. Bazıları siyasi partiler şeklinde örgütlenir. Bazıları bürokraside örgütlenir. Bazıları sermaye olarak örgütlenir.

PKK ve FETÖ gibi geleneksel, “Tanımlanmış İç Tehditler”le mücadelede bir yere gelinirken, yeni tür içeriden müdahale örgütlenmelerine yönelik bir “milli mücadele” yöntemi geliştirilmeli.

ABD Başkanı Trump’ın başlattığı “iç arındırma” basit bir misilleme ya da siyasi intikam değildir. Çürüme, devletlerin kendi içine çökmesine yol açar.

Bizdeki ise çürümenin de ötesi, içeriden ihanet şeklinde örgütlenmelerdir ve çok daha tehlikelidir. Bu yüzden “iç arındırma” çok daha titizlikle, bir eylem planı şeklinde yürütülmeli.


AYŞE BARIM VE YENİ İÇ TERÖR TANIMLARI!

Ayşe Barım gibi bir ajans sahibinin, köleleştirdiği, silah olarak kullandığı sanatçılar üzerinden darbe, içeriden vurma, rejim değiştirme girişimleri olabiliyorsa, arkasındaki güçlerin başka kimleri, nasıl kullanacağı, ne tür formatlarla iç müdahalede bulunacağı kestirilebilir.

On yıllardır “silahlı terörizm”le mücadele ediyoruz. Son on yıldır “siyasi terörizm”le tanıştırıldık. Şimdi de “kültürel terörizm” diyebileceğimiz, sanat ve kültürün siyasi silah olarak kullanılması örneğine tanık oluyoruz.

Yeni “iç terör” tanımları ile de tanışacağız.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Tilkilerin ‘yeni hilesi’ deşifre oldu. Kurtlar ‘iz sürmeye’ çoktan başladı. “Zulüm 1453’te başladı” ile yeni sloganın sahibi aynıdır. Öfke, panik ve saha temizliği.. 30 Ocak 2025 | 2.854 Okunma Ayşe Barım dosyası: Sanatçı silâhı ile darbeye girişmek. “Tanımlanmamış iç tehdit” ve gizli örgütlenme örneği! Casusluk mu, vatana ihanet mi? 28 Ocak 2025 | 1.599 Okunma Trump Erdoğan’ı mı örnek alıyor? “Tanımlanmamış iç tehdit” nedir? İçeride ne tür gizli örgütlenmeler var? Türkiye’de büyük ‘arındırma’ başlar! 23 Ocak 2025 | 1.454 Okunma Arz-ı Mevud hayalleri Gazze’de noktalandı. Türkiye sınırına gelen kendi evinde avlanır. İsrail-İran denklemi bitti, PKK da bitecek. 21 Ocak 2025 | 2.182 Okunma 466 gün.. “Müslüman soykırımı”, kimsesizlerin mucizesi. Şimdi ateşkes: Gazze’de barbarlığın tarihi yazıldı. Bir de; sabrın ve yiğitliğin! 16 Ocak 2025 | 1.032 Okunma