Başkan Erdoğan, BRICS ülkeleri zirvesi için bu sabah Güney Afrika’ya gidiyor. Şahsen, ilk kez bir BRICS zirvesini mümkün olduğu kadar yakından izleyeceğim için heyecanlıyım. Çünkü uzunca bir süredir, yükselen yeni dünya üzerinde, BRICS ülkelerinin önemine, bu oluşumun ekonomi ve kaynaklar kadar jeopolitik boyutuna, küresel güç kaymaları ve güç hesaplaşmaları açısından önemine dair çok yazı yazdım.
Brezilya, Hindistan, Çin, Rusya tarafından kurulan, Güney Afrika’yı da içine alan bu yapıyı (BRICS), çevre, oluşum ya da ittifakı anlamadan, incelemeden, mahiyetini kavramadan; bugün dünyada neler olduğunu, ticaret savaşları kadar Doğu-Batı güç hesaplaşmasının nasıl seyrettiğini anlamanız mümkün değil.
Her ne kadar Türkiye’de, hala eski üçüncü dünyacı etiketleme zihinleri etkiliyor gibi görünse de, dünyanın ağırlık merkezinin Doğu’ya kaydığını, kaynakların büyük bölümünün burada olduğunu, Batı’yla teknoloji açığının büyük oranda kapandığını, sermayenin Batı’dan kaçıp bu piyasalara aktığını, insan kaynağı ve savunma alanında olağanüstü gelişmeler kaydedildiğini ve pazarların ezici çoğunluğunun buralarda olduğunu kabul etmek zorundayız.
Doğu’da da Batı’da da olacağız çünkü büyük iddiaların ülkesiyiz
Bizim “Batıcı”larımız küçümseyedursun, cahilliklerini ve kötü niyetlerini süslü cümlelerle gizleyedursun, Doğu’nun yükselişini kendi efendileri hayret ve şaşkınlıkla izliyor, bir şekilde bu yükselişin içinde yer almaya çalışıyor. Türkiye’nin, yükselen dünyanın oluşturduğu bu zirveye davet edilmesi son derece anlamlıdır ve biz bunu çok önemsiyoruz. Atlantik merkeze bağlılık adına dünyanın geri kalanına kör olma dönemi sona ermiştir.
Doğu da, Batı da, Kuzey ve Güney de bizim ilgi alanımızdadır ve yeryüzünün neresinde bir hareket varsa orada olmak zorundayız. Çünkü büyük iddiaların ülkesiyiz artık. Cephe ülkesi, garnizon ülke, köprü ülke gibi bizi dar alanlara sıkıştıran, tamamen Batı’nın çıkar ve güvenliğine göre tanımlanan stratejik değer tanımlamalarının ötesindeyiz artık.