Afrin operasyonu, Türkiye’nin artık hiçbir tehdidi “içeride” karşılamayacağının ilanıdır. Bu, yeni bir durumdur; yeni bir devlet aklı, yeni bölge algısı, yeni bir küresel güç inşası girişimidir. Bu; Türkiye için tehdidin aslında hep dışarıdan geldiğinin, dış kaynaklı olduğunun, bu yüzden de savunmanın veya taarruzun bundan sonra dışarıdaki tehdide karşı yapılacağının güçlü göstergesidir.
Afrin’de PKK/PYD varlığı temizleniyor olsa da, operasyonun niteliği, aslında çokuluslu bir işgale karşı kararlı bir savunma halidir. Türkiye, ister örgütler üzerinden gelsin, ister bu örgütlerin arkasındaki güçlerden gelsin, artık hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğini, müsamaha etmeyeceğini, en temel reaksiyon neyse göstereceğini, onlarca yıldır kendisine yöneltilen tehdit türlerini kökten değiştirecek yeni bir dönem başlattığını ilan etmektedir.
İçeriden çökertme, çevreleyip durdurma dönemi kapanmıştır!
Bu ilan, sadece içeride ve çevremizdeki terör gruplarına değil, dünyanın tamamınadır. Türkiye’yi içeriden çökertecek senaryolara umut bağlayan çevremizdeki bazı ülkeleredir. Türkiye’yi küçültmeye, sindirmeye ve teslim almaya çalışan ve bu yönde terör, ekonomik ve siyasi kriz dahil her türlü yöntemi kullanan Batı’nın ve Doğu’nun merkez ülkelerinedir. Türkiye’yi geleceğin küresel sistem inşasının dışında tutmaya çalışan, tarih dışına itmeye çalışan bütün güçleredir.
Artık “içeriden operasyon” dönemi bitmiştir. “Çevreleyerek” köşeye sıkıştırma yöntemlerine karşı yüzyılların siyasi aklı ve birikimi harekete geçmiştir. Bizi Selçuklu yapan, bizi Osmanlı yapan, bizi paramparça edilen coğrafyamızda yeniden ayağa kaldıran genetik harekete geçirilmiştir. İşte biz buna “yeni yükseliş dönemi” diyoruz.
Bu, yüzyıllık hesaplaşmadır: Batı’nın ülkeleri parçalama stratejisi çökertilmiştir