Türkiye’nin milli dayanışma hattı, milli mutabakat girişimleri, adına Cumhur İttifakı dediğimiz şey, sadece bir seçim ittifakı, sadece il ve ilçelere yönelik oy hesabı, sadece CHP’ye karşı bir ortaklık değildir. Sadece bir AK Parti-MHP ittifakı değildir.
Bugün bu görüntüde olsa bile, kapıları açık, bu ülkeyi vatan bilenlere, bölgesel ve çokuluslu saldırılara karşı milli ekseni tahkim etmek isteyenlere açık bir ana omurga inşasıdır. Yerli olan, yüzlerce yıllık siyasi tarih ve genetiğe sahip olan, Selcuklular’dan beri devam eden devletler sürekliliği için seferber olan herkesin bu omurganın içinde yer alması gerektiğine inanıyorum.
Mesele muhafazakârlıkla, milliyetçilikle sınırlı değil
Bir Selçuklu kuruluşu, bir Osmanlı kuruluşu, bir İstiklal mücadelesi duruşu, bir tarih yapıcı Anadolu feraseti düşüncesine sahip olanların, yüz yıl sonra yeniden yükseliş dönemi için kendini kuranların başlattığı büyük yürüyüş olarak görüyorum. Bu toprakların, bölgesel ve küresel her türlü saldırıya direnmesinin, bırakın kendini savunmayı, yeni bir tarih inşası mücadelesinin parçası olarak görüyorum.
Kişisel olarak bu çabayı dar anlamda muhafazakârlık ya da milliyetçilik kavramlarına sıkıştırılmış biçimde de algılamıyorum. Nitekim coğrafyamızda ve ülkemizde, “muhafazakârlık” ya da milliyetçilik” kimliğinin, bazı zamanlarda çokuluslu müdahaleler için operasyonlara açık olduğunu, bu yönde kullanılabildiğini gördük.
Bir yeni siyasal dil, bir yeni siyasi kimlik, bir yeni duruş üretmek zorundayız