ABD Başkanı Donald Trump’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, bütün insanlık için vahim bir geleceğe işaret ediyor. Dünyanın “en güçlü ve en yalnız ülkesi”, hepimiz için ortak tehdit oluşturabilecek çılgınlıklar dönemine girmiştir.
Soğuk Savaş’tan hemen sonra “Yeni Amerikan Yüzyılı” ilan edip, dünya düzenini tek yanlı kurmaya, bütün gezegeni yönetmeye kalkan ABD’den geriye yapayalnız kalmış, son derece kontrolsüz, saldırgan ve aşırı sağcı bir Amerika kalmıştır.
ABD kontrolden çıktı. Çin, Rusya, Türkiye tehdit! Bu kaybediştir..
Bu bir kaybediştir, gerilemedir hatta çöküşün işaretidir. Birkaç “sadık” müttefiki dışında hiçbir ülke ABD’ye güvenmemektedir. Onunla, bu şekilde, yola devam edemeyeceğini anlamış durumdadır. Çünkü, bu aşamadan sonra, ABD’nin hedef alacağı geleneksel birkaç ülke ya da örgütler değildir, rakip gördüklerinin tamamıdır.
Latin Amerika’dan Asya’ya kadar, Türkiye dahil, ABD’nin rakip gördüklerini sıralarsanız, nasıl bir düşmanlık haritasının çizilmiş olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Gücün ihtirasına kapılmış bir ülkeden daha tehlikelisi yoktur. ABD yönetimi artık böyle bir ülkedir.
“Küreselleşmeyi reddediyoruz” sözleri içe kapanmadır, hırçınlaşmadır, daha da yalnızlaşma, yalnızlaştıkça daha da saldırganlaşmadır. Konuşan Trump olsa da, ABD yerleşik sisteminin geleneksel tehdit tanımlarını genişlettiğinin; Çin gibi, Rusya gibi, Türkiye gibi, Almanya gibi ülkeleri de tehdit olarak gördüğünün işaretleri verilmiştir.