Gezi'de Alevi Müslümanlar üzerinden proje uyguladılar.
Türkiye'yi hedef alan, çökertmeyi amaçlayan operasyonlara
giriştiler.
17-25 Aralık'ta Sünni muhafazakar bir yapıyı harekete geçirdiler.
Devlet içindeki bu istihbarat ağı üzerinden Türkiye'yi felç etmeye,
rehin almaya, darağaçları kurmaya, ülkenin büyük bölümünü düşman
ilan etmeye ve Türkiye'yi vesayetçi efendilerinin kucağına atmaya
çalıştılar.
7 Haziran seçimleriyle birlikte, uzun süredir alt yapısını
hazırladıkları “iç işgaller” sürecini başlattılar. Bu sefer dini,
mezhebi değil, etnik kimliği kullanıyorlardı. Türkiye'nin bir
bölümü işgal ediliyor ve işgale bütün “müttefik ülkeler” ile
Türkiye'deki “iç işgalciler” destek veriyordu.
Hem Aleviler hem Kürtler hem liseliler
Önümüzdeki sonbahara doğru hem Alevileri hem de Kürtleri sokağa
sürmeye hazırlandıklarına dair işaretler var. Çok daha büyük bir
senaryo için hazırlık yapıyorlar.
Artık sokak darbesi değil, rejim değiştirme değil, Erdoğan'ı
devirme değil, doğrudan Türkiye'yi çökertmeye, parçalamaya,
Suriyeleştirmeye dönük bir plan uygulayacaklar.
Bugünlerde liseler ve lise öğrencileri üzerinde oynan oyun buna
hazırlıktır. Türkiye'nin büyük yürüyüşüne, siyasal aklına,
kadrosuna, vizyonuna karşı bir savaş vardır. Bu savaş kimlikler
üzerinden yürütülmektedir. Toplumsal zaaf alanları üzerinden
yürütülmektedir.
Özellikle başarı oranı yüksek, orta-üst gelir grubuna mensup, hayat
tarzı olarak fazla batılı çevrelere mensup öğrenciler, onların
gittiği okullar belki operasyon merkezlerine dönüştürülecek.