Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Putin ile bugün Moskova’da bir kez daha bir araya gelecek. FETÖ üzerinden servis edilen, Türkiye ile Rusya arasında muhtemel yakınlaşmayı engellemeyi amaçlayan, hatta savaşa kadar uzanabilecek “Uçak Krizi”nin aşılmasından bu yana şaşırtıcı gelişmeler oldu. Bu gelişmeler bölgesel denklemi de sarstı, Türkiye’nin bölge ve küre ilişkilerini de derinden etkiledi.
İki ülke, Suriye savaşının başladığı günden bu yana en somut adımları atabildi, savaşı planlayanların ellerini boşa çıkarabildi. Suriye üzerinden harita hesapları yapanlar, Suriye üzerinden Türkiye’yi çevrelemek isteyenler, terör kartı ile büyük bölgeye tuzaklar kuranlar, en önemlisi de “Türkiye’yi durdurma” senaryosunun bir ayağını Suriye’den yürütenler çok ciddi boşluğa düştü.
Savaşı Suriye’den Türkiye’ye taşımak istediler. Hesap buydu
İdlib meselesi ve Afrin operasyonu dahil, Türkiye’nin bölgesel kaygılarını hafifletecek bütün girişimler Erdoğan-Putin zirveleriyle somutlaştı ve sahaya yansıtıldı. Türkiye’nin bir güç olarak öne çıkması, Atlantik çevresi, dünyanın yeni yükselen ve merkez güçleriyle kurduğu karmaşık ilişkiler ağını yürütebilme yeteneği ile birebir ilgiliydi. Rusya ile ilişkiler bu anlamda Türkiye’nin elini güçlendirdi, güneyden gelen tehditleri hafifletmesinde çok ciddi rol oynadı.
Suriye savaşı Suriyelilerle ilgili, Şam rejimiyle ilgili bir savaş değildi. 1991 Körfez Savaşı’ndan beri devam eden bölgesel planlamanın parçasıydı. 2003 Irak işgali bunun en önemli adımıydı. Ardından başlatılan Suriye krizi, savaşı Türkiye’ye taşımanın en önemli adımıydı. Bütün bunlar Türkiye’nin yanılgılarıyla, zorlanmasıyla, içeriden meşruiyet kazandırma projeleriyle yürütüldü.
Türkiye için en büyük tehdit Atlantik ekseninden geliyor! Bizi PKK ve DEAŞ’la vurdular..