Türkiye’nin büyük projeleri, çok büyük hesapları, çok büyük davaları, çok büyük mücadeleleri, hayalleri var. Son derece kararlı adımlarla, cesur adımlarla yoluna devam eden bir ülke. Hem üzerine gelen saldırıları savuşturuyor ve bunu oldukça başarılı biçimde yapıyor hem bunlarla uğraşırken “yıldızlaşan ülke” misyonunu hiç kaybetmiyor.
Türkiye’nin sadece son beş yılda karşılaştığı zorluklar dünyanın birçok ülkesini paramparça etmeye yeterdi. Eğer bunlar olmasaydı, bu engeller ortaya çıkmasaydı, bu denli saldırılara uğramasaydık bu çaba ve azmimiz dünyanın önde gelen birkaç ülkesinden biri olmaya yetecekti.
Güney’in fonları, ABD ve Avrupa’nın ajandası: Küçük oyunculara yer yok
Bu ülke, yüzyılların hesabıyla, genetiğiyle, kurulacak geleceğin dünyasında bir yer edinmeye çalışıyor. Güçlü olmaya, bir daha vesayet altına girmemeye, dış müdahale alanlarını kapatmaya, Osmanlı sonrası yeni yükseliş tarihini beslemeye çalışıyor.
Bu ülkenin; küçük oyunlarla ve küçük oyuncularla vakit harcama lüksü yok artık. Kişisel kaprislerle, hırslarla, ülkeyi dar alanlara sıkıştıracak vizyonsuzluklarla uğraşma lüksü yok. Kimsenin; durduğu anda çökeceği belli olan, sürekli güç biriktirmek zorunda olan, yaklaşan küresel fırtınaya en iyi şekilde hazırlanmaya çalışan Türkiye’ye çelme takma, omuz atma, direncini zayıflatma, vesayetçi patronlarının Türkiye projelerini pazarlama hakkı yok.
“Erdoğan’ı devir”, “Türkiye’yi durdur” senaryosudur bunlar