https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
Türkiye ABD’ye rağmen PKK/YPG’ye bir askeri hareket yapar mı? Yapar. Yaptı, yapıyor, yapacak da.
Fırat’ın doğusundaki ABD varlığı Türkiye’yi durdurabilir mi? Durduramaz, durdurmaz.
Suriye haritasının birleşmesinin önünde engel kaldı mı? Hayır.
Peki, PKK/YPG’nin Suriye haritasını parçalama gücü var mı? Hayır, asla yok, olmayacak da. Buna izin verilmeyecek.
İsrail’in PKK’ya verdiği açık destekle, savaşı Türkiye sınırlarında tutma gücü var mı? Hayır, yok. O iş bitti. O tarih kapandı.
ARTIK ŞAM’I TEHDİT EDENLER KUDÜS’Ü ELLERİNDE TUTAMAZ
Dertleri savaşsa bu savaş artık İsrail’in sınırlarında ya da evinde olacak. Bundan sonra dünyanın düzeni budur, coğrafyanın gerçeği budur.
Artık Şam’ı tehdit edenler, Kudüs’ü ellerinde tutabilmenin hesaplarını yapacaktır.
Türkiye’yi ABD-İsrail-Avrupa eksenine hapsedenler, içeride de, bölgede de, dünyada da yeni bir gücün uyanışına, coğrafya ölçekli büyük bir fırtınaya tanık olacaktır. Bin yıldır bu coğrafyayı formatlayanlar geri dönmüştür, bu dönüşün sarsıntıları 21. yüzyıl boyunca devam edecektir.
APTALLARA COĞRAFYA VE TARİH DERSİ VERİLİR
Türkiye’nin;
Kızıldeniz’den, Basra Körfezi’nden Hint Okyanusu’na açılırken, Karadeniz’den Akdeniz’e olağanüstü güç biriktirirken, Afrika’dan Asya’ya ortak güç alanları oluştururken, 15 Temmuz işgal girişiminden sonra tarihinin büyük askeri güçlerinden birini daha kurarken, sınırının sıfır noktasında bir zaaf alanı bırakacağını, çaresizlik yaşayacağını, başka ülkelerin çıkarını önceleyeceğini, korkacağını, tedirgin olacağını düşünmek büyük bir aptallıktır.
Şu an, PKK’ya, YPG’ye bel bağlayanların tamamı bu aptallıklarına saplanıp kalmıştır.
“KİLİT KAPANDI” NE DEMEKTİ? HER ŞEY ONDAN SONRA BAŞLADI
Irak’ın kuzeyinde uzun süredir devam eden PKK’ya yönelik operasyonlardan sonra şu açıklama yapılmıştı: Kilit kapandı..
Suriye’deki hareket bundan sonra başladı ve 13 yıldır devam eden iç savaş ve işgal 13 günde bitti. Rejim devrildi, ülke özgürlüğüne kavuştu.
Şimdi yeni hükümet kuruluyor, dünya ile iletişim şekilleniyor, Suriye halkı özgürlüğün tadını çıkarıyor, ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamak için son adımlar hazırlanıyor, eski rejimin suç dosyaları ortaya çıkarılıyor, ülkeyi ekonomik olarak ayağa kaldırmak için projeler hazırlanıyor.
Bundan sonra Suriye-Lübnan hattının ekonomik ve siyasi başarılarını, yükselişini, güven ülkeleri olmasını izleyeceğiz. Bundan sonra Türkiye-Suriye-Lübnan ortak güç ve refah alanının şekillenişini izleyeceğiz.
Ancak “Kilit kapandı” açıklamasını birçokları tam olarak anlayamadı. İran sınırından Suriye sınırına kadar bütün bölge PKK’ya kapatıldı. YPG için doğu kapısı kapatıldı. Eğer kilit kapanmasaydı, Suriye’de bugünkü sonuç alınamayabilirdi.
ÇILGINLIĞA YATIRIM YAPANLAR ASIL TÜRKİYE’NİN ÇILGINLIĞINI GÖREBİLİR
Peki, YPG şimdi ne yapabilir? İsrail bağlantısı kesildi. İran ve Irak bağlantısı kesildi. Havadan ABD desteği dışında tutunabilecekleri hiçbir şey kalmadı.
Kuzeyde Türkiye, doğuda Irak ve Türkiye varlığı, güneyde Suriye tamamen kuşatılmış bir terör yapısının hâlâ ayakta durabilmesi için ABD ve İsrail’in siyasi baskıları yetecek mi? Yetmeyecek…
Türkiye, ABD ile ilişkilerin güçlü kalması için kendi bütünlüğünü tehlikeye atmayacak, atamaz. Somali’nin bölünmesini bile engelleyen bir ülkenin kendi bölünmesi için açık kapış bırakmasını düşünmek çılgınlık olmalı. Ama bu çılgınlığa yatırım yapanlar asıl çılgınlığın Türkiye olduğunu da görecek.
ŞAM’DA ZAYIF BİR YÖNETİM HER SENARYOYA UYGUNDU
Suriye’nin kuzeydoğusunda kurulan terör ordusu sadece Suriye’yi bölmek için değildi. Doğrudan Türkiye Cephesi’ni açmak içindi. Eğer Suriye bölünmesi gerçekleşseydi bir gün bile geçirilmeden Türkiye Cephesi açılacaktı. Suriye’yi bütünleştiren akıl, Türkiye Cephesi’nin açılmasını nasıl engelleyeceğini de bilen akıldır
Rejimin, İran’ın, Rusya’nın varlığı; ABD-İsrail-PKK ekseni için caydırıcı değildi. Var olan bir Şam yönetimi onlara istedikleri bütün imkânları sunuyordu. Şam’daki zayıf yönetim üzerinden istedikleri bölgesel planlamaları rahatlıkla yapıyorlardı.
İstedikleri an Suriye’nin her yerini vuruyorlar, istedikleri örgütü büyütüyorlar, istediklerini düşman, istediklerini dost gösteriyorlar, Türkiye sınırının sıfır noktasına kadar askeri harekâtlar yapıyorlardı. Suriye sahipsiz, devleti ve milleti olmayan bir toprak parçasına dönüştürülmüştü.
İşte o toprak parçası diriltildi. Ülkesi ve milletiyle Şam’da yeni bir güç inşa edildi. Bu güç sadece Fırat’ın doğusunun değil, Lübnan’ın da güvenliğine ve istikrarına kapılar açacaktır.
İSRAİL’İN YAYILMA DÖNEMİNİN SONU GELDİ. YENİ BİR GÜÇ YÜKSELDİ VE DURDURULAMAZ.
Şimdi sadece İran’ın eli zayıflamadı, İsrail ve ABD’nin de eli zayıfladı. Suriye üzerinden bölgesel istikrarsızlık hesapları yapanların tamamının eli zayıfladı. “İsrail’in yayılma döneminin sonu” derken aslında bunu kastediyorum. Bugünün taktik hareketlerine bakmayın. Uzun vadede İsrail devleti için yolun sonunun geldiğini, kendi içine çökme döneminin başladığını göreceğiz.
Artık İsrail önceliklerine göre bölgesel dizayn yapma dönemi bitti. İsrail önceliklerine göre ülkeleri istikrarsızlaştırma dönemi bitti. Gazze’deki soykırımla, Lübnan’ın işgaliyle Suriye’nin parçalanmasını tek bir dosya olarak görenler, Suriye’nin istikrara kavuşmasıyla Gazze’de de, Lübnan’da da istediklerini yapamayacakları bir döneme sürüklendi.
Bölgenin siyasi tarihine ve bugünün küresel ölçekte güç kaymalarına birlikte bakalım. Yeni güç haritasının nasıl değiştiğini, bunun yol açtığı depremleri birlikte izleyelim. İşte tam burada bir büyük gücün yükselişine, coğrafyayı toparlamasına, coğrafya dışı güçlerin elini zayıflatmasına tanık olacağız.
COĞRAFYAMIZIN “KÜÇÜK İŞGALCİLERİ” İMHA EDİLİR.
Ellerinde sadece bir terör örgütü kaldı. Sadece PKK-YPG kaldı. Bunun üzerinden bırakın Türkiye’yi hiçbir ülkeye ayar veremeyecekler artık. Ve o terör ordusu, o paralı tetikçiler, o coğrafyanın küçük işgalcileri çok yakın bir zamanda imha edilecek.
Türkiye’nin elinde olağanüstü bir fırsat var. Elli yıldır devam eden terörü bitirme, terör üzerinden işgal ve istikrarsızlık dönemini kapatma fırsatı.
Bu yüzden PKK/YPG’nin Suriye’yi parçalamasına izin verecek şekilde bütün “siyasi formüller”in oyalamaya, zaman kazanmaya ayarlı olduğu biliniyor. Öyleyse bu oyunlara fırsat verilmeyecek. Bir örgüt üzerinden Büyük Türkiye’nin sabote edilmesine izin verilmeyecek.
O ÖRGÜTLER HAÇLI ARTIKLARIDIR.
ETNİK VE MEZHEP EKSENLİ ZAAF ALANLARI KAPATILMALI
Bu coğrafyada hiçbir örgütün, etnik kimlik ve mezhep farklılıkları ile alakası yoktur. Sadece bu kimlikler kullanılır ama aslında hepsi Haçlı işgallerinden bu yana bölgeye yönelik saldırı aparatlarından başka bir şey değildir. Öyleyse bu örgütlerin tamamı, coğrafyanın tamamından silinip atılmalıdır.
Artık etnik çatışmaların, mezhep savaşlarının bu bölgede yeri olmamalı. Bütün bunlar Batı’nın işgal için kullandığı zaaf alanlarıdır. Çok daha büyük bir gerçeğimiz var; Birinci Dünya Savaşı sonrası coğrafyamıza çöreklenen işgallerin ve sömürünün sona ermesidir.
ÜÇLÜ ASKERİ ORTAKLIK, HAVA SACUNMA SİSTEMİ
Afrika’da Fransa işgallerine son verilirken bu bölgede de ABD işgallerine son verilmelidir. İsrail yayılmacılığına ve işgallerine son verilmelidir. “Müslüman Soykırımı”na son verilmesi en büyük hedef olmalıdır. Artık bu “zaaf”ların ülkelerimizi parçalamasının önü alınmalıdır.
Suriye devrimi bunun ilk adımlarından biridir. Başka adımlar da var tek tek hakkıyla ele alınmalı, doğru yorumlarla kollektif bilince dönüştürülmelidir. Bir an önce, Fırat’ın Doğu’su temizlenip, İsrail yayılmacılığını durdurmak için harekete geçilmelidir.
Türkiye-Suriye-Lübnan arasında çok acil ortak askeri/savunma anlaşmaları yapılmalı, Suriye ve Lübnan hava savunma sistemleri ile donatılmalı. Bu işbirliği ve savunma hali hem karada hem Doğu Akdeniz’de olmalı.
HEP ONLAR TEHDİT ETTİ ŞİMDİ BİZ TEHDİT EDECEĞİZ..
Hep onlar bizi tehdit etti. Şimdi biz tehdit edeceğiz. Diyeceğiz ki; “Şam Kudüs’ün kapısıdır.” Şam fethedilince Kudüs de kurtulur. Bu hep böyle olmuş, yine böyle olacaktır.
Çok daha büyük adımlar göreceğiz.
Türkiye için bu daha başlangıç..
Hazır olalım..