Gizli gizli destek veriyorlardı. Gülen ve teröristlerinin
söylemlerinin peşine takılan, demokrasiye savaş açan, tankların
arkasına sığınan, milletimize ve ülkemize sıkılan kurşunlardan haz
duyan ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, gizlendikleri yerden çıktı.
Açıktan Türkiye karşıtı pozisyon aldı. Açıktan Türkiye'yi vurmaya
başladı. Biri “Türkiye AB'den çıkarılsın” diyor, diğeri “Türkiye
için endişeliyiz” diyor. Bir başkası çekingen ziyaretlerde
bulunuyor, diğeri, utanmazlıklarını gizlemek için Türkiye'nin
yanındaymış mesajları veriyor. Ezberlenmiş, riyakarca açıklamalar
bunlar.
Avrupa Birliği artık Türkiye için tehdittir!
Türkiye, kendisi AB projesini masaya yatırmalı. Bu saatten sonra,
AB'nin merkez ülkeleri darbeye destek olduktan sonra, hangi değer
üzerinden, hangi siyasi yakınlık üzerinden, hangi ekonomik ortaklık
üzerinden üyelik söz konusu olabilir? Böyle bir şey mümkün mü?
Türkiye kamuoyuna bir sorun, AB'ye destek olan kimse kaldı mı? Özel
ilişkileri olan dar birkaç çevre dışında bu yakınlaşmayı isteyen
kimse kaldı mı? O dar çevrelerin de büyük oranda darbe ile dolaylı
ilişkileri olduğundan neredeyse eminiz.
AB, Türkiye için artık bir ortaklık hedefi değil, tehdit
kaynağıdır. Türkiye'yi Mısır'a dönüştürmeye çalışan bir dış
tehlikedir. Kendi iç bütünlüğünü bile koruyamayan Avrupa, 15 Temmuz
sürecinde utanç verici bir pozisyon almış, Türkiye'nin
istikrarsızlaşmasına hatta dağılmasına yatırım yapmıştır. Bu durum
Türkiye için yakın tehdit olarak tanımlanmalıdır.
Artık Türkiye ile AB arasında ortak değer kalmamıştır, güven
ilişkisi sona ermiştir. Almanya ve Avusturya'daki Türkiye
düşmanlığına bakarsanız, böyle bir geleceğin olmadığı açıkça
görülecektir. Merkez Avrupa'nın Türkiye için “gizli bir planı”
olduğu artık aşikardır. Bu planı en çirkin haliyle ortaya
koşmuşlar, doğrudan askeri darbeden medet ummuşlardır.
ABD Türkiye'yi parçalamak istiyor
ABD yönetimine bakın: Güya coğrafyada her alanda ortak olduğumuz
ülkeye bakın. Bir NATO müttefiki iç savaşa sürüklenmek isteniyor
ABD yönetiminden hiçbir destek, en azından moral desteği yok.
“Demokrasinin yanındayız” demeye bile dilleri varmadı. Tam aksine,
“Tüh bu sefer bizim çocuklar başaramadı” diye dövünüp duruyorlar.
Bundan sonra ABD ile bölgesel anlamda yapacağımız ortaklıkların
tamamı, “Washington yönetiminin Türkiye'yi istikrarsızlaştırıp
dağıtma planı olduğu” gerçeğinin üstünü örtemeyecektir.
Kuzey Suriye Koridoru, Suriye savaşının bu noktaya gelmesi tamamen
ABD'nin tutumu yüzünden olmuştur. PYD üzerinden harita çizerken,
IŞİD üzerinden harita çizerken, bu çalışmaların tamamının
Türkiye'yi çevrelemeye dönük olduğu anlaşılmıştır.
Terör örgütüyle ortak oldular
Yılların müttefiki bu acı günde, bu zor günde, Türkiye'nin,
milletimizin, ülkemizin yanında yer almamış, tıpkı PYD ve IŞİD
meselesinde olduğu gibi bir terör örgütüyle ortaklık kurmuştur.
Gülen ve teröristleri ABD tarafından ortak ilan edilmiş, bu çeteler
üzerinden ülkemize operasyon çekilmiştir.
Gülen'in TSK'daki teröristleri de, istihbarat alanındaki çeteleri
de ABD ordusuna, ABD istihbaratına çalışmaktadır. Onlar bu
tetikçiler üzerinden ülkemize savaş ilan etmişlerdir. Meclis'in
bombalanmasından, insanlarımızın kurşunlanmasından, bu ülkenin
liderine suikast girişiminden ABD yönetimi sorumludur. Tarih bunu
böyle yazacak, toplumsal hafıza bunu hep böyle hatırlayacaktır.
Türkiye'de herkese sorun, ezici çoğunluk bunun böyle olduğunu
söyleyecektir.
Anti-Amerikan söylemmiş!
Sakın kimse bu sözlerin “Anti-Amerikan söylem” çerçevesine sokma
kolaycılığına girmesin. Sakın bu tür söylemlerle işlenen ağır suçu
hafifletmeye kalkışmasın. Sakın ABD basını bu yönde yazılarla bu
ağır suçun üstünü örtmeye, işi sulandırmaya kalkışmasın. Artık New
York Times'in, Washington Post'un, Wall Street Journal'ın zihinsel
operasyonlarına karnımız tok.
Biz bu coğrafyada otuz yıldır onların yalanlarıyla boğuşuyoruz. İç
savaşları, örtülü operasyonları, ülkeleri harabeye çeviren
müdahaleleri, kriz projelerini hep bu yalanlarla aklamaya
çalıştılar. Hep bu yalanlarla bizi avutmaya, zihinlerimizi rehin
almaya çalıştılar. Batı'nın bu coğrafyadaki bütün kanlı
senaryolarının bir bölümü onların bu yalanları üzerinden
gerçekleşti.
Daha ne kanıtı istiyorsunuz siz?
“Kimyasal silah var” yalanıyla Irak gibi bir ülkeyi işgal ettiler,
yüzbinlerce insanı öldürdüler, bir medeniyeti aşağıladılar,
şehirleri yok ettiler. Kimyasal silah yalanı bu medya üzerinden,
gazeteler üzerinden servis edildi.
Hiçbir kanıt yokken ülke işgal edenler, Gülen ve teröristlerinin bu
ülkeye yönelik saldırıları için kanıt istiyor. Yahu adamın
karargahı orada, siz koruyorsunuz, burada elde ettikleri
istihbaratı direk size aktarıyor, talimatlar oradan veriliyor yani
siz veriyorsunuz. Ne kanıtı? Bunları eleştirince de “Türkiye'de
Anti Amerikan söylem yükselişte” zırvalarına sarılıyorsunuz.
Evet yükselişte, yükselecek. Bu cinayetleri milletimiz görmeli, ona
göre pozisyon almalı, ABD ve AB ülkelerinin bu darbedeki rolünü
öğrenmeli. Ondan sonra kime kızmak istiyorsa ona kızacaktır, buna
kimse karışamaz. Bir ülkeye bir terör organizasyonu üzerinden
müdahil olanların böyle yakınmalara hakkı yoktur. Müdahalenin
muhataplarının öfke veya sevinçlerini bile yönetmeye kalkışmaları
tek kelimeyle küstahlıktır
Ankara'ya akın edecektiniz!
Darbe başarılı olsaydı, sevinç çığlıkları atacaklardı. Ardı ardına
Ankara'ya akın edeceklerdi. Yeni Sisi'lerini, yeni Bakanlar
kurulunu, darbeci askerleri, sivil uzantılarını
şereflendireceklerdi. O zaman öldürülecek insanlar, hapislere
doldurulacak on binler umurlarında bile olmayacaktı. Türkiye'yi
teslim almış olacaklardı. Çünkü Ankara'da yeni devletlerini kurmuş
olacaklardı.
Coğrafyaya yönelik en büyük projeyi başarmış olacaklar, ardından
gerçek planlarını uygulamaya başlayacaklardı. Şimdi büyük hüsran
duyuyorlar. Kaybetmenin şaşkınlığını yaşıyorlar. Ve bu şaşkınlık
onların içindeki bütün kirli hesapları ortaya çıkarıyor.
Öfkelendiler ve bu öfkeyi kusmaya başladılar. Hiç utanmadan,
sıkılmadan, askeri darbenin yanında yer aldılar, almaya devam
ediyorlar.
Gizli vatan hainlerine dikkat!
Mesele gayet açık: Gülen ve teröristleri üzerinden uygulanan
senaryo hep birlikte hazırlanmış. Hepsi işin içinde. Hepsi darbe
sonrasının paylaşımlarını yapmış. İçerideki gizli ortaklar ile
dışarıdaki ortaklar, içerideki vatan hainleri ile dışarıdaki
işgalciler bu müdahaleyi beraber yapmış. Bunu gizlemeleri artık
mümkün değil.
Her geçen gün yeni ayrıntılar ortaya çıkacak. Her geçen gün o kirli
ortaklığın, o Türkiye'ye diz çöktürme planının detayları ortaya
çıkacak. Bu ülkede, vatan hainlerinin sadece Gülen ve çetesinden
ibaret olmadığı da görülecek. Siyasetteki, medyadaki, iş
dünyasındaki sahtekarlar, dışarıdaki işgalcilerle işbirliği
yapanlar, Gülen'in teröristlerinin arkasına sığınanlar, onlarla
gizli anlaşmalar yapanlar da ortaya çıkacak.
Geri çekilmeyecekler. Türkiye ile hesaplaşmayı çok daha
şiddetlendirecekler. Bu başarısızlığın hesabını sormaya,
milletimizden acısını çıkartmaya çalışacaklar. Hala o şizofreni
orada konuşturmalarının sebebi bu. Geride kalan istihbarat
çetelerine mesaj veriyorlar, yeni görevlere hazırlık talimatları
yağdırıyorlar. Bütün bu olanlardan sonra ABD yönetiminin hala bu
adamı konuşturuyor olması, hala onun içerideki çeteleri üzerinden
operasyona niyetlenmesi çok daha keskin bir hesaplaşmanın
habercisidir.
İç savaşa hazırlık için saldırılar başlayacak..
Bu yüzden bizler, “bu iş bitmedi, devam edecek” düşüncesindeyiz.
Darbeci bazı unsurlar bir sonraki aşama için geri çekildi,
bekletiliyor. Ama bundan sonra “iç savaş ortamı oluşturmaya dönük”
operasyonlar başlayacak. Sansasyonel suikastler, korku yayacak
saldırılar başlayacak. O çete mensuplarının her biri birer intihar
saldırganına dönüşecek, bazıları bulunduğu yerde kendini
patlatacak.
Belki mabetlere saldırılar olacak. Camilere, cemevlerine, tarikat
merkezlerine saldırılar yapılacak. Belki Türkiye'nin sembolleri
vurulacak. İnfial için, toplumsal çatışma alanları oluşturmak için,
kimlik savaşları başlatmak için, milleti birbirine boğazlatmak için
saldırılar düzenlenecek. Sadece korku yaymak için değil,
milletimizi umutsuzluğa teslim edecek girişimler olacak.