İstanbul’da toplanan İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) Kudüs olağanüstü zirvesinin en önemli sonucu şudur: Türkiye; ABD Başkanı Donald Trump’ın “Kudüs İsrail’in başkentidir” açıklamasına çok güçlü, tarihi bir misilleme yapmıştır. Washington İsrail için bir çıkış yapmış, Türkiye ise İİT üyelerini İstanbul’da toplayarak, “hayır öyle değil böyledir” demiştir. “Kudüs Filistin’in başkentidir” demiştir. “Sizin kararınız bizim gözümüzde bir hiçtir” demiştir.
Türkiye ABD’ye meydan okudu
ABD’nin coğrafyaya yönelik en büyük çıkışı Türkiye tarafından savuşturulmuş, İstanbul’dan çok büyük bir reaksiyon yükselmiş, bir meydan okuma sergilenmiştir. Kudüs krizi, Türkiye ile İsrail arasında bir kriz olmaktan çıkıp Türkiye ile ABD arasında bir gövde gösterisine dönüşmüştür. Bu bir jeopolitik hesaplaşmadır. Bu yönüyle mesele, kapışma Kudüs’le sınırlı değildir. Coğrafyanın tamamına yönelik yeni hareketliliğin işaretidir.
Bu, tarihi nitelikte bir tavırdır, bir duruştur, bir kimliktir, bölgesel dirence yatırımdır. Zirvenin yapılması ve Kudüs konusunda alınan karar, ABD ve İsrail’in, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve S. Arabistan üzerinden bölgeyi rehin alma girişimine en sert ve kararlı cevaptır.
Erdoğan, “Bu coğrafya çaresiz değildir” dedi..
Sadece bugün olanlara değil, bundan sonra olacaklara verilecek karşılığın ön hazırlığıdır. Şu söylenmiştir: ABD ve İsrail bu bölgeyi kendi başına dizayn edemez. Bundan sonra istediğini yapamaz. Türkiye ve bölgenin güçlü ülkeleri artık bütün bu girişimlere direnç gösterecek, tavır alacak, karşı müdahalelerde bulunacaktır.