Tarih nasıl da yakaladı bizi. Osmanlı
mirası nasıl da yeniden omuzlarımıza
yüklendi? Anadolu'nun kaderi, Suriye'nin
kaderi, Kafkasların kaderi nasıl da yeniden önümüze kondu.
Etnik haritamız, kardeşlik haritamız, düşmanlık haritamız,
bizim haritamız, başkalarının haritası nasıl da birbirine karıştı,
nasıl da birbiriyle çarpışır oldu.
Cumhuriyet döneminin nesli, neredeyse yüz yıldır Osmanlı siyasi
kültürünü silme projesi içinde yetişen
nesil, nasıl da yüzlerce yıllık o kültüre sahip
çıkmak, sırtını ona dayamak, o kimlikle
kendine ve coğrafyasına bakmak, o kimlikle ayakta
kalmak zorunda kaldı.
Süveyş Kanalı'ndan Afganistan'a kadar neredeyse
bütün dünyaya direnmeye çalışan Osmanlı'nın son nesli
ile aramızdaki zaman nasıl da bir anda kapandı, bunca
yıl nasıl da bu kadar kısa zamanda ortadan kalktı, ellerimiz nasıl
da onların eliyle birleşti.
Yüz yıl sonra aynı sözleri söylüyoruz
O Teşkilat-ı Mahsusa'nın,
bir çöküş dönemini durdurmaya çalışan
yürekli insanlarının kendi aralarında yaptıkları konuşmalarla,
bölge ve dünya değerlendirmeleriyle bugün bizim konuşmalarımızın,
değerlendirmelerimizin nasıl da aynı cümlelerden
oluştuğunugörmüyor musunuz?