Önce ABD ve İngiltere’nin Soğuk Savaş yılları boyunca kendilerine yüklediği Vahhabi misyonluğunu terkettiler. Aslında kendileri terketmedi, onlara öyle söylendi. “Efendileri”nden gelen talimat böyleydi.
Çünkü yeni bir dönem başlamıştı ve kendilerine yeni roller yüklenecekti. Arap dünyası “başka bir görev” için hazırlanacaktı. Yeni bir emperyal proje için, yüz yıl boyunca bu toprakları mahvedenlerin yeni ajandası için harekete geçirilecek, tahrik edici söylemler üzerinden yeni bir uyutma dönemi başlatılacaktı.
İki Veliaht’ın kirli trafiği: Arap milleti rehin alınıyor
Bu, hem Arap dünyasını rehin alma hem de emperyal projeler için bir silah olarak kullanma hesabıydı. Arap milliyetçiliği ihdas edilecek, “dinlerarası diyalog” söylemi Arap coğrafyasına kaydırılacak, özgürleşme dalgası ile kitleler provoke edilip el altından yeni coğrafya tasarımı, yeni güvenlik stratejileri uygulanacaktı.
Muhammed bin Selman bu yüzden Suudi Arabistan’a lider tayin edildi. BAE’li Muhammed bin Selman’a bu yüzden böyle bir rol yüklendi. Bu iki kişi, darbecileri, terör örgütlerini finans kaynaklarını kontrolleri altına alıp ABD-İngiliz-İsrail hedefleri için seferber etti. O kirli trafiği yönetmeye başladı. Batı’nın terör ve istila projelerine vekalet etmeye başladı. Bu bir ihale bile değildi, bu görevlendirmeydi.
Coğrafyanın iki “iç işgalcisi”..