Bu bir tarih hesaplaşmasıdır.
Bu; yüz yıl sonra kimler hangi mevzideyse, hangi cephedeyse, yine o mevzilere koşması, tarafını seçmesi meselesidir. Bu; coğrafyanın direnci ile coğrafya dışından gelenlerin mücadelesidir. Bu, yerli olanla işgalci olanın, bizden olanla istilacıların mücadelesidir.
Yüz yıl önce kurulan cephe ne ise bugün de aynı cepheler kurulmaktadır. Kudüs işgal edilirken, Mekke ve Medine rehin verilirken, Irak’tan Mısır’a kadar Müslüman coğrafya talan edilirken, aşiret ve garnizon devletlerine bölünürken, Müslümanlar tarih dışına itilmeye çalışılırken kimler hangi safı seçmişse bugün de aynı safı seçmektedir.
İhanet edenler o zamanlar ‘İngiliz’di bugün ‘ABD’, ‘İsrail’
Balkanlar’da, Kanal’da, Filistin cephesinde Çanakkale’de, Kut-ul Amare’de direnenler kimse bugün de onlar direnmektedir. Bütün coğrafya talan edilirken ihanet edenler kimse, o cephelerde karşımızda kim durduysa bugün de onlar ihanet etmektedir. Anadolu’da direnenler kimse bugün yine direnişe onlar öncülük etmektedir.
Çöken bir imparatorluğun safında olup da kaybedenler bugün yine meydanlarda çarpışmaktadır, direnişten, coğrafyayı savunmaktan geri durmamaktadır. Türk’tür, Arap’tır, Kürt’tür, Balkanlardan ya da Kafkaslardan cephelere akın etmişlerdir. Dikkat edin yine onlar ön cephededir, yine cephelere onlar akın etmektedir. İhanet edenler, o zaman “İngiliz” olanlar, Kudüs işgalinde “İngiliz” safında çarpışanlar bugün yine “İngiliz”dir, “Amerika”dır, “İsrail”dir.