Bazıları anlamadı. Türkiye'ye çağrımızı,
neyi amaçladığımızı,
hangi endişeyle hareket ettiğimizi,
nereye varmak istediğimizi kavrayamadı.
Oysa “Başka Türkiye yok”, “Siz
de bu çağrıya katılın”, ”Siz de sözünüzü
söyleyin” diyerek başlattığımız duyarlılık çağrısına
çok büyük destek geldi. Dün, gün boyu sosyal medyada en çok
konuşulan konu bu oldu. Kampanyamız, Türkiye genelinde büyük bir
heyecan dalgasına yol açtı. Türkiye'nin her yerinden çağrılar
aldık. Bu bizegurur verdi, doğru yolda
olduğumuzu gördük.
Maalesef çok dar bir çevre, teröre karşı, içeriden ve
dışarıdanülkemize yönelen saldırılara
karşı, Türkiye için harekete geçme,
kenetlenme, omuz omuza verme kampanyamızı sulandırmaya çalıştı.
Arkasında entrikalar aradılar. Dar, küçük hesaplar aradılar.
Sorunlu bir bakışla, gerçeği görmeyi bir tarafa bırakın, görmek
isteyenlere de engel olmak istediler.
Terörle dize getirilmek istenen, toplumsal barışı felç
edilen, başkentinde bombalar patlatılan, sınırlarında ardı ardına
saldırılara maruz kalan, şehirleri ve sokakları çatışma alanlarına
dönüştürülmek istenen Türkiye'ye sahip çıkma
çağrımızı kendi sığlıklarına,
kötü niyetlerine kurban etmek istediler.