Afrin ile başlayan, Münbiç ve Fırat’ın doğusuna doğru devam etmesi gereken operasyon Türkiye için bir meşru müdafaadır. Bir vatan savunmasıdır, bir Milli Mücadele’dir.
Eğer biz, Birinci Dünya Savaşı sonrası bütün cepheleri kaybettikten sonra Anadolu’yu elimizde tutabilmek için bir İstiklal Savaşı vermişsek, bugün de Anadolu’yu elimizde tutmak için yine bir istiklal mücadelesi veriyoruz. Çünkü o, Anadolu’yu kurtarmaktı, bu, Anadolu’yu savunmak, korumaktır.
Uluslararası hukuk, teâmül, ahlâk, bir ülkenin kendini koruma refleksi, ne kadar meşruiyet çerçevesi varsa bu operasyonun arkasındadır. ABD’den, Avrupa ülkelerinden hatta İran’dan gelen tepkiler, kötü niyetlidir, ahlâk dışıdır.
Tepki gösteren ülkelerin tamamının sınır ötesinde operasyonları vardır, birçoğu da ülkeler işgal etmekte, iç savaşlar çıkarmaktadır. Böyle bir ortamda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ya da S. Arabistan gibi ülkelerin PKK’ya örtülü destek girişimleri de aynı ölçüde ahlâk dışıdır.
ABD bunu ikinci kez tekrarlıyor: Biz diz çökerek tarih yapmadık!
ABD’nin, bir terör örgütü ile Türkiye’yi vurma örneğini biz 15 Temmuz’da gördük. Suriye’nin kuzeyinde bunu ikinci kez tekrarlıyor. Yine bir terör örgütü üzerinden Türkiye’ye saldırıyor. Onların bunu açık ve kararlı biçimde, bütün uyarılara rağmen yapması ahlâk dışı, hukuk dışı olmuyor da, Türkiye’nin kendini savunma çabası mı endişe uyandırıyor? Bu, tam bir utanmazlık örneği, tam bir kafa karıştırma çabasıdır.