Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ekibiyle St. Peterburg'a
giderken yol boyu bu zirvenin tarihi niteliği, Rusya'nın içinde
bulunduğu durum ve kuşatılmışlık hali, Türkiye'nin siyasi tarihinde
hiç görmediği biçimde ağır saldırı altında olması ve bütün bunların
hem Türkiye-Rusya, hem Ortadoğu hem de Doğu-Batı güç denkleminde
nereye düşebileceğine dair sorulara cevap aradım durdum.
O kadar vahim, zorlu, karmaşık ve acımasız bir tarihi süreçten
geçiyorduk ki, Türkiye öyle büyük saldırı ve tehditlerle
yüzleşiyordu ki, coğrafyamız yüz yıl sonra öyle büyük yıkımlar
yaşıyordu ki, ayakta kalmanın, geleceğe yönelmenin, bütün bu
tehditlerle yüzleşmenin nasıl da zor olduğunun farkındaydım.
Geçtiğimiz Pazar günü, Yenikapı ve çevresinde beş milyon insanın,
Anadolu genelinde on milyon insanın aynı anda meydanlara akarak ne
büyük bir mesaj verdiğini, küresel ölçekte büyük hesaplaşmayı nasıl
da anlayıp kendi meydan okumasını yaptığını, bunun bin yıllık
Anadolu tarihinde ne anlama geldiğini, Türkiye'yi Suriyeleştirmek
isteyenlere ne anlattığını elbette biliyordum ve bu cesaretimi
artırıyordu.
Gereken cevap ve mesaj o gün Yenikapı'da verildi!
Ne kadar kötülük varsa, bize yönelen ne kadar ihanet ve yok etme
planı varsa, coğrafyayı hedef alan ne kadar harita taslağı varsa,
Soğuk Savaş döneminden beri aynı cephede hareket ettiğimiz güçler
ne kadar açık düşmanlığa başlasalar da bu topraklarda yeni bir
siyasi dilin, siyasi dalganın gelişip büyüdüğünü, bunun da tarih
değiştireceğini biliyordum.