Türkiye’de siyaset, politika anlayışı, daha çok Türkiye algılayışı çoktan iki ana kampa ayrıldı bile. Bu açının kısa ve orta vadede kapanma ihtimali olmayacaktır. Açı daha da derinleşecek, yenilikçi, geleceğe yatırım yapan siyasi anlayış toplumsal zeminini güçlendirirken ezberlere dayalı, eski Türkiye ve dünya algısına dayalı siyaset tarzı, kendini yenileyemediği sürece, eriyip tasfiye olacaktır.
İç politikada tarafların kullandığı siyasi dile bakan herkes bu açının ne kadar geniş ve keskin olduğunu, muhalefetin kullandığı siyasi dilin nasıl hızla Türkiye’ye yabancılaştığını, nasıl “yaşlandığını” farkedecektir. Yanlış anlamadınız, muhalefet blokunun kullandığı siyasi dil bu ülke açısından açık biçimde “yaşlanmıştır.”
Türkiye ekseni, kurucu idealler ve ‘çokuluslu irade’ye sığınanlar
Eğer bundan sonrasının nasıl olacağını, ülkenin nereye gideceğini, siyasi kadroların ne yönde değişeceğini, siyasi söylemlerin nasıl dönüşeceğini, ne tür lider profilinin öne çıkacağını, toplumsal değişimlerin ne tür siyasi kimlikleri besleyeceğini, küresel ölçekte büyüyen yeni dalga ve eğilimlerin Türkiye’yi ne yönde etkileyip biçimlendireceğini görmek istiyorsak, bu açıya, bu ayırıma, bu farklılaşmaya dikkat etmemiz gerekiyor.
Bir tarafta kurucu idealler diğer tarata Soğuk Savaş artığı söylemler, bir tarafta büyük Türkiye hedefi etrafında kenetlenmeler, diğer tarafta çokuluslu irade lehine saf belirlemeler, bir tarafta Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet genetiğini ayakta tutanlar diğer tarafta vesayet artıklarından iktidar devşirmeye çalışanlar, bir tarafta toplumsal rüzgarı arkasına alanlar diğer tarafta toplumsal eğilimlerin tersine yelken açanlar, bir tarafta bölge ve dünyada ağırlığı artan bir Türkiye için büyük adımlar atanlar diğer tarafta dar mahalle kavgalarını ve kişisel çekişmeleri siyaset sananlar, bir tarafta yeniden yükseliş dönemini başlatanlar diğer tarafta Türkiye’yi küçülme pahasına da olsa bir büyük gücün himayesine sokmaya çalışanlar var..
‘Türkiye’yi durdurma’ya çalışan irade: Hepsi tam da orada işte..