Türkiye’ye ve coğrafyamıza yönelik hiçbir genel çerçeveli planın, programın, projenin gizliliği kalmamıştır. Türkiye, İran ya da S. Arabistan’la veya bölgede her hangi bir ülke ile ilgili küresel ölçekte hesapların anlaşılmayacak bir tarafı kalmamıştır.
Irak’a ne yapıldıysa, Suriye’ye ne yapıldıysa, aynısını Türkiye’ye, İran’a, Mısır’a da yapma planları kesindir. 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana atılan her adım birbirinin devamıdır, sistematik bir plan yürütülmüştür ve hiç geri adım atılmamıştır. Her saldırı, her demokrasi projesi, her ihtilaf, her barış girişimi, coğrafyanın tamamını parçalamaya dönük büyük hesaplar çerçevesinde dizayn edilmiştir.
Oyunu aptallıklarımız üzerine kurguluyorlar
Irak işgalinin 2003 yılına kadar bekletilmesi, Kuzey Irak ve Çekiç Güç operasyonları, Türkiye’nin bu konularda oyuna getirilmesi, bugün gelinen nokta, Suriye savaşının başlaması, bu ülkenin de parçalanması için hazırlıklar yapılması, PKK üzerinden hem Suriye’nin parçalanması hem Türkiye’nin kuşatılması, Kuzey Suriye ile Kuzey Irak haritalarını birleştirme planları, Kuzey Irak-Akdeniz koridor hesapları hep bir bütün projenin parçaları ya da aşamalarıdır.
Maalesef, bütün bu uygulamalar, coğrafyamızın aptallıkları üzerinde kurgulanmıştır. Basiretsizliklerimiz, zaaflarımız üzerine biçimlendirilmiştir. Daha Soğuk Savaş bitmeden coğrafyamıza yönelik istila programı başlatılmıştı. Terörle mücadele, anti terör merkezleri dedikleri her şey bu istilanın parçasıydı, siyasi söylemiydi. Batı, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki ikinci büyük istilasına girişmiş, ülkelerimizi, şehirlerimizi hedef almış, bütün bunları bir Haçlı Savaşı ruhu ile yapar olmuştur.
Tabii ki ellerindeki en büyük sermayeleri, Müslüman ülke yönetimlerinin, rejimlerinin, siyasi kadrolarının, entelektüel çevrelerinin coğrafyaya düşmanlığı, ihaneti oldu. Bunlar yoksa bile aptallık, beyinsizlikleri oldu.