Dün Şemdinli'de ağır terör saldırısına maruz kaldık. 10'u asker, 18 insanımız hayatını kaybetti, şehit oldu. Şüphesiz bu PKK saldırısı sadece terör saldırısı değildi. Özellikle 15 Temmuz darbe ve iç savaş saldırısından sonra, terör görünümlü bütün saldırıların çokuluslu saldırı olduğunun altını çizelim. Aynı gün DAEŞ de Başika askeri üssüne saldırdı. Şemdinli'deki saldırı gibi, DAEŞ saldırısının da çokuluslu niteliği ortada.
ABD ve Avrupa'nın kiralık katilleri onlar!
Çünkü iki örgüt de, ülkemize yönelen, bölgemizi kana bulaşan uluslararası müdahalelerin kiralık katilleridir. ABD ve Avrupa tarafından yönetilmekte, saldırılarını onların istihbarat örgütlerinin talimatları doğrultusunda yapmaktadır. Bu yüzden, artık terör meselesini yeni kavramlarla, yeni bir siyasi dille ele almak durumundayız. Artık terör değil, savaş kavramı ile ifade etmek durumundayız.
Artık Suriye'de, Irak'ta olanları, Halep savaşını, Musul'a yönelik operasyon hazırlıklarını çokuluslu müdahaleler çerçevesinde sorgulamak, 15 Temmuz saldırısıyla aynı senaryonun parçası görmek, bölgedeki güç mücadelesini bu çerçevede izlemek, Türkiye'yi Irak ve Suriye'den uzak tutmaya yönelik ABD-Avrupa iradesinin yeni coğrafya haritası üzerinde uzun uzun düşünmek zorundayız. Artık eski sözlerle, ezberlerle, ön kabullerle, ittifak ilişkileriyle bu karmaşık mücadeleyi anlama imkanı kalmamıştır.
Halep ve Musul: Şehirler savaşı mı?
Peki;
Suriye savaşı ve Irak'taki belirsizlik, şehirler savaşına mı dönüşecek? Halep ve Musul, coğrafyamızdaki en büyük hesaplaşmanın iki ana cephesi mi olacak? Bu iki şehir üzerindeki güç mücadelesi, Türkiye dahil, bölgedeki hemen her ülke ile ilgili Batı başkentlerinde çizilen işgal haritalarına son şeklini mi verecek? Şehirler savaşı,