Türkiye artık bir “üst akıl”dır. Anadolu sınırlarının dışına taşan, “coğrafyamız” olarak bildiğimiz kimlik haritasının bütün köşelerine uzanan, bugün yaşayan en etkili siyasi dili geliştiren akıldır. Artık bir “Türkiye aklı”nın, bir “ulus devlet” aklının ötelerine taşan, kurucu nitelik taşıyan, yüzlerle yıllık siyasi birikim ve genetiği temsil eden söz ve iddia sahibi bir akıldır.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’ya sıkıştırılan, rehin alınan, hareket edemez hale getirilen, dünya ile bütün bağları koparılan, dondurulan bir akıl olmaktan çıkmıştır. Uysallaştırıldığı sanılan milletimiz, 2023’e yaklaşırken patlamış, enerjisini, gücünü, kimliğini ve o aklı harekete geçirmiştir.
Türkiye bir mesajdır, iddiadır, üst kimliktir
Orta Asya derinliklerinden, Türkistan’ın en doğu sınırlarından, Atlantik kıyılarına, Afrika derinliklerinden Güney Asya’ya kadar ulaşan, söz söyleyen, mesaj taşıyan, “Orta Doğu”nun sokaklarına inen, insanların ruh dünyalarını sarsan, gönül dünyalarını zenginleştiren, onur ve heyecanını artıran bir ortak siyasi dil haline gelmiştir.
Milli, tarihi bir akıl birikimi bugün harekete geçmiş, ülkemizin ve coğrafyamızın bugününü de yarınını da harekete geçirmiştir. Türkiye, bu anlamda artık sadece Türkiye değildir; bir üst akıldır, bir üst kimliktir, küresel ölçekte bir güç inşasıdır. Tarih yapıcı ulusların imparatorluk iddialarına döndüğü bir devirde, bu ülke de tarih yapıcı, coğrafya inşa edici rolüne dönmüştür.
Savunmamız da, güç etkimiz de sınırlarımızda başlamıyor artık