Türkiye’nin jeopolitik aklı, yüz yıl sonra harekete geçti. Tarih yapan, coğrafya inşa eden, yeryüzünde çok güçlü imparatorluklar kuran bir akıl bu. Bu güç, bir siyasi genetiktir.
Bugüne kadar Anadolu dâhil, kendimize ve yakın coğrafyamıza ait bütün doğrular ve yanlışlar başkaları tarafından tanımlanmıştı. Stratejik değer dâhil, güvenlik, ekonomi, siyaset, kültür daha da ileri gidelim; varoluş mücadelemiz bile başkalarının önceliklerine göre formatlanmıştı.
Ama artık o bitti, bitirdik. Bir daha da aynı noktaya dönmeyeceğiz.
O jeopolitik akıl şimdi Kafkasya’da
“Türkiye Duruşu” derken, “Türkiye Ekseni” derken, “Türkiye’yi durdurma” planları derken, “Güney’den ve Batı’dan kuşatma” hesapları derken, “Doğu Kapısı’nı açık tutacağız” derken, aslında yüzyıllara dayanan hesapların çarpışmasından söz ediyorum.