https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
“Türkiye’nin bölünmesi”, küçültülmesi, parçalanması dönemi kapandı. Kuruluşundan bu yana devam eden korkunun bittiğini söyleyebiliriz. Çünkü bu yönde bütün hesaplar çöktü.
Bu tezleri üretip besleyenler güç kaybetti, Avrupa’nın, ABD’nin, başka ülkelerin on yıllardır terör üzerinden, içeride PKK/FETÖ benzeri yapılar üzerinden yürüttükleri çalışmaların sonu geldi.
Yüz yıl önce Osmanlı’yı imha eden, 21. yüzyılın başında Türkiye’yi bir kez daha imha etmeye çalışan, 11 Eylül sonrası yeni Ortadoğu haritaları çizip Türkiye’yi de “haritası yeniden çizilecek ülkeler” arasına katan akıl ve iradenin son saldırısı 15 Temmuz’la noktalandı.
ARTIK TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİNİ KONUŞMAYACAĞIZ.TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNİ, COĞRAFYANIN BÜTÜNLEŞMESİNİ KONUŞACAĞIZ.
O saldırı milat oldu. “Türkiye Yükselişi”nin yeni hareket noktası, çıkışı oldu. Onlar Türkiye’yi küçültme planları yaparken Türkiye, hem içerideki terör ve ayrışmayı sona erdiren hem yakın çevresinde olağanüstü güvenlik kalkanları kuran ülke haline geldi.
İçeride “Truva Atı” rolü üslenenler tasfiye edilirken bölgemizde Batı emperyalizminin sinir uçları Türkiye’nin hedefi haline geldi. Doğu Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya, Ortadoğu’dan Orta Asya’ya kadar, Türkiye’nin etki ettiği çok büyük bir güç iradesi ve aklı harekete geçti.
Artık bu saatten sonra “Türkiye’nin bölünmesi”ni konuşmayacağız. Türkiye’ye yönelik emperyal saldırılardan korku duymayacağız. Bundan sonra, “coğrafyanın bölünmesi”ni engellemeye dönük güç ve iradeyi harekete geçireceğiz. Türkiye’nin başlattığı “coğrafya bütünleşmesi”nin nasıl seyredeceğini, bu yönde neler yapılacağını, yapılması gerektiğini tartışacağız.
“TRUMP AMERİKA’SI” SADECE DAVRANIŞ BOZUKLUĞU DEĞİL.
Soğuk Savaş’ın bitişinden beri önemli kırılmalar yaşanıyor. Dünyanın bütün ezberleri bozuldu. Sovyetler’in çöküşünün, Batı’nın zafer ilan edişinin bile ötesinde bir değişim yaşanıyor. Ve şu an tanık olduğumuz şey, Batı sömürgeciliğinin başlangıcından bu yana ilk kez yaşanıyor. Belki beş yüz yıllık bir değişime tanık oluyoruz.
ABD-Avrupa ayrışması sıradan bir olay değil. “Trump Amerika’sı”nın ülkelere el koyma girişimleri geçici bir “davranış bozukluğu” değil.
Uluslararası sistemin çöküşü sadece bu sistemin eskimişliğiyle sınırlı değil. Büyük milletler üzerinden yeniden bir dünya kurgulanıyor ve Türkiye bu sefer yeni düzenin tam merkezinde olacak.
Osmanlı sonrası “Büyük Yükseliş”le, küresel ölçekte güç kırılmaları aynı döneme denk geldi ve Türkiye’nin merkezileşmesini bu besliyor.
TÜRKİYE’Yİ BÖLECEK HİÇBİR GÜÇ KALMADI
Artık bir “Süper Türkiye”den, yeni süper güçten “Patron Ülke”den söz edeceğiz. Tarih yapıcı milletlerin, imparatorluklar genetiğinin yeniden sahne aldığı bu dönemde, Türkiye’nin; Orta Asya, Ortadoğu ve Doğu Avrupa siyasi genetiğinin, mirasının canlanmasının neleri değiştireceğini tartışacağız.
Türkiye’yi bölecek hiçbir güç kalmadı. ABD kendi bölgesine yoğunlaştı, rejim değiştirme gücünü kaybetti. Avrupa kendi varlığını koruma telaşına düştü.
Bizim için tehditlerin ana kaynağı olan ülkeler güç kaybederken Türkiye alabildiğine güç devşiriyor, güç inşa ediyor. Bir taraftan kendini Merkez Güç ilan ederken aynı zamanda çevresini yeni bir refah, güvenlik havzası için teşvik ediyor. Şaşırtıcı ortaklıklar kuruyor ve bunlar yine şaşırtıcı biçimde başarılı oluyor.
SADECE SİLAH ÜRETMİYORUZ! OSMANLI’DAN GENİŞ COĞRAFYA...
Büyük savunma atılımları sadece silah üretmek değil. Savunma ve güvenlik kalkanını bütün coğrafyaya genişletme girişimidir. Orta Asya’dan Afrika’ya bir “Süper Kuşak Küreselleşmesi” ilanıdır.
Entegre olmuş ülkeler ve bölgeler değilse bile, etkinlik ve ortaklıklar haritası olarak belki de Osmanlı’nın bile ulaşamadığı geniş bir coğrafyadan söz ediyoruz.
Her şey; “onlar güç kaybederken bizim güçlenmemiz”le başladı ve bu 21. yüzyıl boyunca devam edecek. Fırtınanın, insanlığın tamamını ilgilendiren “olağanüstü bir yıkım” dışında durdurulması mümkün olmayacak.
JEOPOLİTİK AKIL: ÇİZDİKLERİ HARİTALAR ELLERİNDE KALDI.
Öyleyse terörün tam olarak bitirilmesi için her türlü risk alınacak. İçerideki vesayet yapılarının tasfiyesi için her türlü risk alınacak. Türkiye’yi yavaşlatacak “aşırılıklar”ın sona erdirilmesi için her türlü risk alınacak.
Çünkü hiçbir şeyin; ülkeler değiştiren, coğrafya değiştiren bu jeopolitik aklın, bu jeopolitik hesabın önüne geçmesine izin verilemez. Şu an tam da buradayız. Açık söyleyeyim; jeopolitiği en iyi kullanan ülke şu an Türkiye’dir.
Artık “harita parçalanmaları”nı değil, “harita birleşmeleri”ni, bütünleşmelerini konuşacağız. Kendi ulus üstü kurumlarımızı oluşturacağız. Yeni Amerikan Yüzyılı için Anadolu dahil, bütün bölge için haritalar çizenlerin kendileri harita mağduru haline geldi.
TERÖRSUZ TÜRKİYE: BATI’NIN SON SİLAHLI GÜÇLERİ TASFİYE İDELECEK.
Onlar yirmi beş yıl önce bu haritaları çizerken biz şunları yazıyorduk: “Yüz yıl önce haritaları çizdiniz. Ama size bir kez daha harita çizme izni vermeyeceğiz. Çizdiğiniz bütün haritalar masalarda kalacak. Bize harita ile gelenler Türkiye’nin, bizim haritalarımıza boyun eğmek zorunda kalacaklar...”
Türkiye şu an, ayaklarına dolanan Batı’nın son silahlı güçlerini tasfiye etme aşamasında. “Terörsüz Türkiye” sloganı ile içeride ve bölgede PKK ve unsurlarını tasfiye etme peşinde.
Artık onlar da bilmeli ki, 20. yüzyıl şartları kalmadı. Elleri boşaldı. Batı’nın tetikçiliğinin etnik ve herhangi bir kimlikle alakası yok. O bağ artık kurulamayacak.
“KÜRT KARTI” ELLERİNDEN ALININCA...
“Kürt Kartı” ellerinden alınacak. Bu kart; ABD’nin elinden, İsrail’in elinden, Fransa’nın elinden, İngiltere’nin elinden, PKK’nın elinden, Türk ve Kürt “Baasçılar”ın elinden alınacak.
İşte o zaman; coğrafyada yepyeni bir “Selçuklu kaynaşması”, çok büyük bir güç sıçraması yaşanacak! ABD’nin de, İsrail’in de en büyük silahlarından biri ortadan kalkmış olacak...
Ve coğrafya bütünleşmesinin önünde bir engel kalmayacak. Bu yüzen de; “ezber bozucu”, bütün hesapları sıfırlayıcı söylem ve duruşları güçlendirmeye ihtiyacımız var.
DÜNYAYA TEKRAR BAKIN, DÖNÜP TÜRKİYE’YE BİR KEZ DAHA BAKIN.
Dünyaya tekrar tekrar ve dikkatli bakalım; ‘Trump Amerika’sının ne yapmaya çalıştığına, Avrupa yalnızlaşmasının sonuçlarının ne olacağına, İsrail yayılmasının bütün coğrafyayı nasıl tehdit ettiğine, “Patron Devletler” modelinin dünyayı nasıl dönüştüreceğine, bölgesel süper güçlerden birinin Türkiye olacağına, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzenin tamamen çöktüğüne, ulus üstü küresel yapılar yerine bölgesel ortaklıkların nasıl güç kazanacağına iyi bakalım.
Orta Asya-Kızıldeniz arasında bir Süper Kuşak imkanı doğduğuna, Türkiye’nin imparatorluklar aklının yüz yıl sonra yeni bir coğrafya inşa edeceğine, etnik ve mezhep kimliklerinin çatışma aracı olarak istismar edilmesine izin verilmeyeceğine, bütün bunların üstünde bir üst aklın ve benliğin oluştuğuna, Batılı istilanın coğrafyamızın tamamına yönelik saldırganlıkları için tarihin sonunun geldiğine inanalım.
İSRAİL İÇİN DE TEHDİT KAPILARI AÇILMIŞTIR.
Devletlere, çokuluslu şirketlere bile el koyma dönemi başlatılırken hiçbir örgütün gözünün yaşına bakılmayacağını, “Türkiye Aklı”nın birçok ülke ve millet için yol haritası oluşturduğunu, her ülkenin Türkiye’nin güç inşasını model aldığını bilelim.
Türkiye o kadar güçlendi ki; hiçbir örgütün ona karşı ayakta durma şansı yok. Devletlerin bile yok. ABD ve Avrupa’nın zihinleri bile bu konuda tersyüz oldu.
Şu an sadece Türkiye’yi değil, Suriye’yi ve bütün bölgeyi kurtarmaya çalışıyor. PKK ve unsurları sadece İsrail desteği ile ayakta duramaz. Bu öyle bir tarihi dönem ki; İsrail için bile tehlike kapılarını açmıştır.
PKK’LILAR BİLE; “TÜRKİYE’Yİ BÖLDÜRTMEYİZ” DEMEYE BAŞLADI
Terörün gidecek hiçbir yeri kalmadı. Hiçbir ülke PKK için kendini riske atmayacak. Ülkeleri, milletler bile imha edecek fırtınada, Türkiye son bir iyimserlikle hareket ediyor şu an. Olursa bütün bölgesel denklem değişir. Olmazsa bundan sonrası tufan olacak.
Bugünün PKK’lılarının bile “Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz” diyeceği günleri yaşayabiliriz.
“İÇERİDEKİLER”İN GÜRÜLTÜSÜ: TARİH ÖYLE AKMAYACAK...
Ve bir şey daha: On yıllardır Türkiye’yi içeriden vuran Avrupa, bizi öldürmeye gelen Avrupa, “Türkiye bizi savunsun” diyecek noktaya geldi. Bundan daha trajik güç değişimi fotoğrafı olur mu!
Hep söylüyoruz: “Olağanüstülükler Çağı”ndayız ve “21. yüzyılın sürprizi Türkiye’dir.”
Öyleyse bu sürprizlere hazır olmalıyız. “İçeridekiler”in son gürültüleri kimseyi aldatmasın. Tarih öyle akmayacak.