Bugün Bayram… Bugün “kurban” günü. Bugün hayatınızda bir şeyleri feda etme, edebilme günü. Bu dünyaya ait neleri feda edebileceğimizi sorgulama, muhasebe etme günü..
Nelerin aslında değerli, nelerin aslında gözlerimizi boyayan şeyler olduğunu bir kez daha düşünme, hayat eksenimizi bir kez daha kurma günü. Aklımızı, zihnimizi, vicdanımızı, kalbimizi yoklama günü. Bir insanın verebileceği en ağır sınavı veren İbrahim’i hatırlayıp, bizim o ağırlığın ne kadarına dayanabileceğimizi tartma günü..
Biz Anadolu’nun küçük köylerinden geldik. Hiçbir iddiası olmayan, sadece insan olmak, ayakta kalmak, Müslüman olmak, evlatlarına bir şeyler vermek, nasırlı elleriyle kazandıklarını onlara ayırmak isteyen ana babaların çocukları olarak, yoksulluklarla, yoksunluklarla, çoğu zaman yalnızlıklarla mücadele ettik.
Okuma yazma bilmeyen ama her gece teheccüd namazlarına kalkan anaların dualarını kuşanıp yola çıkarıldık. Kabe’nin etrafında dönerken yaptığınız o içli dualarla ayakta kaldık.
Yıllar geçti.. Hep mücadele ettik. Bazen coşkuyla, bazen hüzünle, bazen kırgınlıklarla bazen büyük öfkelerle yol yürüdük. Açgözlü olmadık, sonradan görme olmadık, hep kanaati, vefayı, omuz omuza mücadeleyi önceledik.
Biliyorduk ki; bu vatanın, bu ülkenin, bu toprakların bize verdiklerini bir gün geri ödeyeceğiz. Bir gün o vefayı, fedakârlığı göstereceğiz, o imtihanla karşı karşıya kalacağız.