İsrail dün, Yahudi Ulus Devlet Yasası’nı onaylayarak kendini yeryüzünün tek “ırkçı devleti” olarak ilan etti. Araplar, Müslümanlar ya da başkaları, Yahudi teolojisine uygun olarak ikinci sınıf, Yahudi Ulus’una “hizmetliler sınıfı” ilan edildi. Güney Afrika’daki Apartheid rejiminin tarihe karışmasından sonra Ortadoğu’nun göbeğine oturan ırkçı dalga daha da pervasızlaştı.
Bu karar; ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail Başkenti olarak tanıyan elçiliğini bu şehre taşıma kararından, George Bush döneminde “kıyamet savaşı” ilan eden neocon ırkçılığının coğrafyamıza yönelik istilalarından, Atlantik’in iki kıyısını da rehin alan ırkçı dalgalardan beslendi, zamanlaması buna göre hesaplandı.
“İkinci sınıf” ya da “hiç” olanlara bu ruhla kitlesel kıyım yapıyordu İsrail..
Bugünden itibaren, İsrail ile Müslüman dünya arasında yepyeni bir çatışma dönemi başlayacaktır. Bazı Arap ülkelerinin İran tehdidine karşı İsrail’le yakınlaşması, ortak güvenlik kalkanına girmesi, İsrail’i daha da cesaretlendirmiştir. Çünkü bu karara karşı Arap tepkisi önceden kırılmıştır.
Her ne kadar böyle bir ilan yapılmışsa da İsrail’i algılamada değişen bir şey yoktur. İsrail zaten öyle bir devletti, zaten öyle görülüyordu, zaten öyle uygulamalar yapıyordu, zaten bu zihniyetle kitlesel kıyımlar yapıyordu. Cenin’de, Gazze’de veya o küçücük kara parçasının her köşesinde Filistin halkına bu ruhla toplu katliamlar yapıyordu.
Katliamları yaparken, Filistin halkına ağır işkenceler uygularken, onları hiçbir zaman “insan” olarak kabul etmedi. Bu yeni yasada olduğu gibi ikinci sınıf insan ya da “hiç” olarak gördü. Kurulduğundan beri bir devlet değil örgüt aklıyla, terör örgütü aklıyla hareket etti, coğrafyayı da, bu coğrafyada yaşayanları da öyle gördü, ona göre sürekli saldırganlaştı.