Yeni Şafak, yayına başladığı ilk günden bu yana Büyük Türkiye
projesinin öncüsü, sözcüsü oldu. Türkiye'nin değişmesi,
normalleşmesi, güçlenmesi, kendisi ve tarihi ile barışması,
kaynaşması amacıyla büyük mücadeleler verdi, bedeller ödedi.
Ülkemiz yüz yıllık vesayetten kurtulmalı, özgürleşmeli, bir cephe
ülkesi olmaktan kurtarılmalı, kendi coğrafyası ile yakınlaşmalı,
Osmanlı sonrası yükseliş dönemini başlatmalı, iç bütünlüğünü
güçlendirmeli, bu arada refah seviyesini alabildiğine
yükseltmeliydi.
Daha o yıllar, bugün “ana omurga” dediğimiz o tarih yapıcı
toplumsal taban yeni yeni gözlerini açıyor, dünyaya bakıyor, tabii
bu arada kendine ve ülkesine yönelik her şeyin farkına varıyordu.
Yeni Şafak, kendini bu ana omurga ile özdeşleştirdi. Bu yoldan hiç
sapmadı. O omurganın siyasi hareketlerine alabildiğine destek
verdi. Ekonomik çırpınışlarına destek verdi. Bir yeni toplumsal
dinamik yükseliyordu ve Yeni Şafak bu dinamiğin entelektüel alanını
dolduruyordu.
Yeni Şafak o ana omurganın sesidir
İşte o dinamik şimdi Türkiye'yi yönetiyor. Siyasi ve ekonomik
iktidar alanını zirveye taşıyor. Yirmi yıl önceki Türkiye ile
bugünü kıyaslamak neredeyse imkânsız hale geldi. O zamanlar bütün
bunların olacağını söyleyenlere kimse inanamazdı. Ama Yeni Şafak o
zamandan bu yana ısrarla bu söylemi güçlü tuttu. Tabii bu arada
darbeler atlatıldı, iç savaş senaryoları devreye alındı, o ana
omurgaya ağır bedeller ödetildi.