“Yüz yılın hesaplaşmalarıyla karşı
karşıyayız" dediBaşbakan Ahmet
Davutoğlu. Gazetelerin Genel Yayın Yönetmenleriyle önceki
akşam Dolmabahçe'de yaptığı toplantının
girişinde sarfettiği bu cümle, gözlerimin birden parlamasına yol
açtı.
Yayınladığım ilk kitabın adı “Yüzyıllık
Kuşatma", ikincisinin adı“Yüzyıllık
Hesaplaşma" idi. Coğrafyaya yönelen,
Birinci Dünya Savaşı boyutunda bir istila
projesine inanıyorum, kuşatma bu. Hesaplaşma ise,
coğrafyanın yerel dinamiklerinin kendini savunma arayışı ve
istilacı projelerle hesaplaşma arayışını yansıtıyordu. Üçüncü
kitabın adını da “Yüzyıllık
Zafer" koymayı düşünüyordum.
İşte bu yüzden Son İstiklal
Savaşı ifadesini özellikle kullanıyorum. İşte bu
yüzden bugün yaşananların Birinci Dünya Savaşı
sonrası ikinci dizayn olduğunu ve
bizim yüzyıl sonra ilk kez bağımsızlık
mücadelesi verdiğimizi düşünüyorum.
İç işgal ve o büyük ihale
Davutoğlu'nu dinlerken, kendim dahil, coğrafyanın tarihsel
duruşundan hareket edenlerin aynı kaygılara sahip olduğunu,
amaçlarının aynı olduğunu gördüm. Dolayısıyla son on
yıldır bölgeyi okuma biçimimin büyük
oranda doğru olduğunu farkettim.
Son günlerde yazdığım Kuzey Kuşağı'na
müdahale edilmesine yönelik yazılar, “İç
işgal" başlıklı yazılar, Kürt
milliyetçiliği ve Alevilik üzerinden Türkiye karşıtı cephe
inşa edildiğine yönelik
yazılar, “sınırlar değiştiğinde müdahale bile
edemeyeceksiniz"şeklindeki serzenişler bu yüzdendi.