Osmanlı dağılmıştı, coğrafya dağılmıştı, İslâm milleti dağılmıştı. Fas’tan Endonezya’ya uzanan geniş kuşakta, yeryüzünün ana ekseninde yaşayan Müslüman toplumlar tam bir sahipsizlikle, umutsuzlukla paramparça edilmişti. Bu geniş coğrafyayı ayağa kaldıracak, direnç oluşturacak hiçbir şey bırakılmamıştı.
SEVR İLE ANADOLU’DAN SÜRMEYE ÇALIŞTILAR. OLMADI. LOZAN İLE AVRUPA’DAN ÇIKARDILAR.
Anadolu’yu merkeze alıp yüzlerce yıl tarih ve coğrafya inşa eden Türkler, tarih dışına itilmeye, siyasi tarihten silinmeye çalışılıyordu. Bölgesel ve küresel iktidar alanından kovuluyor, büyük bir kırılmaya mahkûm ediliyor, sürekli vesayet altında tutulacak mekanizmalara hapsediliyordu.
Sevr ile Anadolu’dan sürmeye çalıştılar. Bir Anadolu direnişi bu oyunu bozdu. Başaramadılar. Anadolu’dan süremedik, Avrupa’dan sürelim dediler. Lozan ile Avrupa’dan çıkardılar.
Çünkü bu milletin, tarih yapıcı, coğrafya inşa edici siyasi genetiğini biliyorlardı. Sadece Osmanlı’yı dağıtmıyorlardı. Milletimizin bu siyasi genetiğini yok etmeyi, yeniden başlamasının önünü ebediyen kapatmayı planlıyorlardı.