İlki, “seçmenin mesajını okuyup kendimize çekidüzen verelim” diyen, Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın da ilk günlerde “Başkanlığı CHP almış olsa da İstanbul ve Ankara belediyelerinde meclis çoğunluğu bizde, her istediklerini yapamazlar” şeklindeki açıklamalarıyla benimsemiş göründüğü rasyonel tutum. İkincisi ise bazı “çok ciddi riskleri” de göze almayı gerektiren seçim sonucunu kabul etmeme tavrı.
Gördük ki süreç içinde bu ikinci tavır giderek diğerini geri bıraktı. Sandıkta yolsuzluk yapıldığını ileri sürerek önce oyların yeniden sayılmasını, sonra bundan bir sonuç çıkmayınca seçimin yeniden yapılmasını isteyen taraf öne çıktı. Erdoğan’ın da sonradan ağırlığını bu görüşten yana koymasıyla malum tartışma iyice uzadı.
Ne var ki İstanbul’da seçimi kazanan İmamoğlu’na mazbata verilmemesinin yolları aranırken CHP’li başkanın meşruiyeti tahkim edildi, toplumdaki desteği yükseldi. Buna rağmen hâlâ seçimin yenilenmesine yönelik çabalar sürdürülüyor.