Hollanda hükümetinin Türk bakanlara karşı sergilediği muameleyi hoş görebilecek aklı başında tek bir Türk vatandaşının çıkacağını sanmam. Keza doğrudan Türkiye’yi hedef alan bu aşağılamayı protesto eden Hollanda’daki vatandaşlarımıza uygulanan polis şiddetini mazur görmemiz de beklenemez. Dolayısıyla milli onurumuzu korumak üzere bu yapılanların hesabının sorulması hem hükümetin hem de bütün devlet kurumlarının üzerine düşen bir görev.
Ancak bu krizi nasıl yönetmemiz gerektiğini, sürecin aleyhimize dönmesini nasıl engelleyebileceğimizi ve yaşananların gerçek sebebini düşünüp anlamaya çalışmakta da fayda var. Ne var ki bu gayreti siyasetçilerden beklemek çok doğru olmayabilir. Siyasetçinin öncelikli görevi toplumun hassasiyetlerini gözeterek ihtiyaç duyulan adımları belirli bir form içinde atmaktan ibaret. Daha fazlası akademisyenlerin, sanatçıların, gazetecilerin yani genel olarak toplumun aydın kesimlerinin işi.