Önceki günkü yazısında yüreğinden kopan feryadı kelimelere döken Ahmet Taşgetiren epey zamandır maruz kaldığı “Savruldunuz” suçlamalarına cevap veriyordu. Diyordu ki “Devlet kanalı size 38 saat, ötekine 38 dakika vermiş. Adalete bakın… Devletin tepe tepe kullanılışına bakın… Anlıyorum ‘devlet sizsiniz’ ama bu da benim his dünyamı allak bullak ediyor. Aynı ‘değer dünyası’nda mıyız diye soruyorum ister istemez? Kim nasıl savrulmuş oluyor bu durumda?”
Sorulması gereken doğru soru bu. Çünkü aslında savrulmuş olanlar savrulmamış olanlardan hesap soruyor bugün!
Malum, söz konusu haksız ve saçma suçlama yalnızca Taşgetiren’e değil, “Eski AK Parti” zamanında bu partinin bazı konulardaki tutumuna destek vermiş veya 2007’deki “e-muhtıra”, 312 rezilliği ve kapatma davası gibi olaylarda statükonun haksız müdahalelerine karşı sesini yükseltmiş olan herkese yöneltilen bir suçlama. “Madem o zaman bizim yanımızdaydınız, şimdi de burada olmalısınız” diyorlar.
“İyi de siz hâlâ orada mısınız?” demek lazım bunlara.
“Savrulan siz...