Bugün Batı Avrupa ülkelerinde din -veya hiç değilse kurumsal din- neredeyse tamamen toplumsal hayattan çekilmiş durumda. Özellikle İngiltere, Fransa, Hollanda, Almanya ve İskandinav ülkeleri Hristiyanlığa ait değerleri ve adetleri hayatlarından çıkarmış gibiler.
Bunlar -Fransa dışında- vaktiyle Roma Kilisesine baş kaldırıp Protestanlığı benimsemiş olan -ve çoğunlukla Germen kökenli nüfusa sahip- ülkeler. Latin kökenine ve kültürüne daha yakın olan Fransızlar gerçi Protestan olmadılar ama hem Katolik-Protestan savaşında ikinci blokta yer aldılar hem de 1789 ihtilaliyle Katolik Kilisesi’ne en büyük darbeyi indirdiler.
Ancak Protestanlığın yanı sıra başka bir ortak özellikleri daha var bu ülkelerin: Burjuva sınıfının ortaya çıktığı ve kapitalist sosyoekonomik modelin filizlenip geliştiği topraklar bunlar. (Fransa bu hususta da kervana nispeten geç katılanlardan.) Burjuvazinin bu toplumların yalnızca üretim modellerini değil, düşünme şekillerini de devrimci biçimde değiştirdiği hatırlanırsa rasyonalizmin hakimiyeti altında geleneksel dinî dünya görüşünden kopuşun izahı kolay.
Diğer yandan toplumların genelinde refah seviyesinin yüksekliğiyle maneviyat eğilimlerinin ters orantılı geliştiğine dair yaygın görüşü de az çok doğrulayan bir tablo var burada.