CUMARTESİ YAZILARI Kurucu ideolojinin mahiyetini tespit sorunu kadar Osmanlı sisteminin oluşumunda iktisadî faktörlerin rolü de tartışmalı bir konu. Bazı tarihçiler, özellikle Marksist analiz geleneğine bağlı olanlar, Osmanlıdaki siyasi ve sosyal yapıyı iktisadi dinamiklerle izah sadedinde dikkate değer çalışmalar ortaya koymuşlardır. Öncelikle Marksist analizin Avrupa Orta Çağının iktisadi yapısını ve bu temelde kapitalizmin oluşumunu incelerken kullandığı terminolojiye bağlı kalma ısrarı Osmanlı coğrafyasındaki özgün yapının doğru değerlendirilmesini zorlaştıran bir faktör olabiliyor. Osmanlı sosyo-ekonomik düzeninin Avrupa Orta Çağındakine benzer bir feodal ilişki çerçevesinde yürüdüğünü ispatlamak için eldeki belge ve bilgilerin fazlaca esnetilerek kullanılması da bu çalışmalara karşı güvensizliğe yol açabiliyor. Zaten bu yüzden -bizim burada ele aldığımız problematik itibarıyla- Osmanlı başarısının “sırrının” ne olabileceği konusunda Marksist tarihçilerin özgün bir tezlerinin olduğu söylenemez. Zira bu gruptaki tarihçiler daha ziyade Osmanlı’da üretim araçlarının mülkiyetiyle ilgili belirsizliği çözmek ve toplumsal yapının feodal nitelikte olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere çaba göstermişlerdir. Bunu da Marksist kuramın bizdeki toplumsal yapının analizine imkân verip vermediğini belirlemek için mesele edinmişlerdir. Osmanlı’daki sosyoekonomik düzenin “feodal” nitelikte olduğunu ileri süren muhafazakâr Marksistler ile “Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT)” olduğunu savunan revizyonist Marksistler arasındaki tartışma her ne kadar bir yere varmamış olsa da Osmanlı toplum yapısının özelliklerinin araştırılması bakımından yararlı olmuştur diye düşünülmeli. Özellikle ATÜT tezini savunanlar dikkate alınması gereken analizler geliştirmişlerdir. Ancak Osmanlı toplum yapısını ATÜT modelini “doğrulayacak şekilde” yorumlama çabası gösterenler için aynı şeyi söylemek zor.