Trump’ın seleflerinden farklı bir başkan olduğunu söylemeye gerek yok. Bu farklılığının sebeplerinden biri de önceki başkanların aksine bu görevden önce senatörlük veya valilik yapmamış olması, yani siyaset ve devlet yönetimi deneyimi bulunmaması. Bazılarına göre iş dünyasının enerjisini devlete taşıması yönünden Trump’ın bu özelliği bir şans, bazılarına göre ise telafisi imkânsız bir eksiklik.
Bana sorarsanız bu deneyimsizlik bazı bakımlardan şans olabilir tabii ama özellikle kurumların gelenek haline gelmiş birtakım yaklaşımlarının kökenini bilmeyen bir ekibin dünyanın en güçlü devlet aygıtını yönetmesi hem yanlış hem de tehlikeli.
Çünkü, biliyorsunuz, iş dünyasından gelen ve devlet yönetimine iş dünyasının mantığını getirme iddiasıyla yola çıkan Trump -ve ekibinin büyük bölümü- uluslararası ilişkilere de iş adamı mantığıyla yaklaşıyor. Bu yüzden Ortadoğu’ya sadece ve sadece silah satılacak ülkeler ve petrol alınacak ülkeler coğrafyası olarak bakıyor. Bu yüzden NATO’ya harcanan paranın hesabını yapıyor. Biz Avrupa’nın güvenliğini sağlıyoruz, bunun karşılığını da onların ödemesi lazım diyor. Kendisinden önceki yöneticilerin Avrupa ülkelerinin güvenliğini sadece yufka yürekleri yüzünden üstlenmiş olduklarını düşünüyor herhalde ki bu düzen artık değişecek, kafası hesap kitaba basan bir başkan var artık Beyaz Saray’da diye konuşuyor.