Terör devleti olduğunu bir kere daha kanıtlayan İsrail’in döktüğü kanın vebali neredeyse bütün dünyayı karşısına almak pahasına Kudüs’ü “İsrail’in ebedi başkenti” olarak tanıma kararı alan ABD Başkanı Trump’ın üzerinde. Ama yalnızca Müslüman Filistinlilerin değil, dünyanın her yanında fanatik terör saldırılarının kurbanı olan insanların da vebali Amerikan yönetiminin boynunda. Amerikalılar başta olmak üzere Batı dünyası kendilerini hedef alan “fundamentalist” terör saldırılarından ve genel anlamda İslam dünyasındaki Batı aleyhtarlığından şikayetçiler ama kendileri bu coğrafyada Batı aleyhtarlığını üreten dinamikleri güçlendiren tutumlardan vaz geçmiyorlar. Avrupalılar okyanusun karşı tarafındaki akrabalarına göre bu konuda daha dikkatli olmaya çalışıyorlardı öteden beri ama özellikle son yıllarda eski kıtada da islamofobi almış başını gidiyor. Avrupalı siyasetçiler, aydınlar, sanatçılar, bilim adamları yani Batı uygarlığının varisi olan ülkelerin seçkinleri bu gidişata karşı koymada pek de başarı gösteremiyorlar. Hatta tam aksi yönde saldırganlıklara öncülük bile edebiliyorlar. Son örneğini geçen hafta gördük. Fransa’da aralarında eski cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de yer aldığı “300 aydın” imzasıyla sorumsuz ve küstah bir üslupla Kuran-ı Kerim’i hedef alan bir bildiri yayımlandı. Böyle bir bildiri yayımlamanın gerek İslam dünyasında “Batı kaynaklı” türlü dertlerle boğuşan insanları gerekse Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslüman toplulukları hangi yönde motive edeceğini düşünememek söz konusu olamaz herhalde. Tıpkı Trump’ın attığı adımların hangi reaksiyonlara yol açacağını görmemesinin imkân dışı olması gibi… *** Bugün İslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki en önemli gerilim kaynağı Filistin sorunu.