Geçmişte gazetelerdeki köşe yazarları bayram günlerinde günün anlam ve önemine uygun letafette ve özellikle eski bayramları anlatan yazılar yazmayı adet edinmişlerdi. Bugün pek böyle yazılara rastlanmıyor. Eski bayramları anlatacak nesilden hiç kimse kalmadığı için belki de!
Bu eksikliği gidermek üzere (!) bendeniz de mingayrihaddin bayram günlerinde bayram yazıları yazmaya gayret ediyorum. Bu cümleden olmak üzere, bilhassa Ramazan Bayramı adlandırması üzerine birkaç yazı yazdım geçen yıllarda. Daha doğrusu, bu bayramın adlandırılmasına ilişkin bize mahsus bir tartışma üzerine... Şeker Bayramı diyenlerle Ramazan Bayramı diyenler arasındaki tartışmadan söz ediyorum…
Özet geçersek, aslında her iki adlandırma da bizim kültürümüzün ürünü. Çünkü bu bayramın orijinal adı Fıtr Bayramı olsa da farklı Müslüman toplumlarda oruç bayramı, büyük bayram, küçük bayram gibi değişik adlandırmalar da yok değil. Keza hem Ramazan Bayramı hem de Şeker Bayramı adlandırmaları Osmanlı döneminde başlıyor. Bu arada İslam’ı Türkler aracılığıyla öğrenen bazı toplumlarda da bu bayram için şeker veya tatlı bayramı deniyor ki bu da galiba önemsiz olmayan bir ayrıntı.