Günümüz düşünce dünyasının özgün isimlerinden sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Ahmet Çiğdem’in yeni kitabını elime alır almaz okumaya başladım ve çarçabuk bitirdim. (“Sadakat Güzergâhı”, Vulgus Yayınları.)
Benzeri fazla olmayan bir şey yapmış Çiğdem: Yetişme yıllarında okuyup dünyaya bakışını belli ölçülerde etkileyen belli başlı eserleri ve yazarlarını ayrı ayrı resmigeçide çıkarmış.
Ama bunu yaparken birçok şey daha yapmış…
Bir dönemin -denebilirse- düşünce tarihinin en azından bir kesitinin sübjektif ve minimal bir derlemesi ve değerlendirmesi de var kitapta, içinde bir neslin kendini bulduğu entelektüel atmosferin kalın fırça darbeleriyle boyanmış az ışıklı tasviri de.
O nesilden biri olarak elbette kendimden de bir şeyler gördüm o resimde. Belki bugünün gençlerine bir şey ifade etmeyen -etmesi de gerekmeyen- birtakım kitapların sayfaları arasında el yordamıyla kendine bir yol arayan çocuklardan biriydim ben de.
Bu yüzden “Sadakat Güzergâhı”nın çıkış noktasındaki deneyimin kişiselliği, okur olarak bendeki kişisel karşılığını hemen buldu. Başka nesildaşlarımız da kitabı okuduklarında muhtemelen benzer şekilde bir...