Önceki yazılardan birinde şöyle bir cümle kullanmıştım: “Solcularımız asi olduğu için övüyor Şeyhi, sağcılarımız yine bu gerekçeyle lanetliyor. Ama gerçekten bir isyan hareketinin yaşanıp yaşanmadığı, yaşandıysa da bunun mahiyetinin ne olduğu iki tarafça da merak edilmiyor. ” Bu hususu açmamı isteyenler çok oldu ama “Şeyh Bedreddin hadisesi”nin çok fazla boyutu olduğu için nihayet şimdi fırsat çıktı bu konuyu tartışmak için. Osmanlı kroniklerinin tamamında “Şeyh Bedreddin isyanı”ndan bahsedilir. Günümüzün Osmanlı tarih anlatısında da bu “olay” pek sorgulanmaksızın eski kaynaklarda olduğu şekilde hikâye edilir. Oysa aynı kaynaklarda, misal olarak söylüyorum, yine Bedreddin’le aynı dönemde gerçekleşen “Düzmece Mustafa hadisesi” de vardır. Yıldırım Bayezid’in şehzadesi Mustafa Çelebi babasıyla birlikte katıldığı Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşmüştü. Daha sonra Semerkant’a götürülen şehzade, Timur’un ölümünün ardından Anadolu’ya dönmüş ve kardeşi Çelebi Mehmet’e karşı taht kavgasına girmişti. Padişahın adamları gerçek Mustafa Çelebi’nin Ankara savaşında esir düştüğünü, şimdi ortaya çıkan kişinin düzmece (sahte) olduğunu yaydılar ama bu propaganda pek ciddiye alınmamış olmalı ki şehzade hemen her kesimden çok önemli bir destek buldu ve bu hadise payitahtı epeyce zor durumda bıraktı. Şehzade Mustafa’dan bütün Osmanlı kaynaklarında “düzmece” diye bahsedilir.